İçinde Ok Bulunan 5 Harfli Kelimeler
İçerisinde OK olan 5 harfli 53 kelime bulunuyor. İçinde OK olan 5 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Ok ile başlayan 5 harfli kelimeler. ok ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
JOKEY17,
KOKAK
-
Kötü, pis kokan
Üstleri yosunlu, içleri böcekli bu durgun, kokak sular insandaki içmek isteğini kesiyor. - Refik Halit Karay
Birleşik Kelimeler: kokak ağaç
KOKET (Kelime Kökeni: Fransızca coquette)
-
Güzel görünmeye çalışan, süse düşkün, kırıtan (kadın)
Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu. - Reşat Nuri Güntekin
KROKİ (Kelime Kökeni: Fransızca croquis)
-
Bir konu veya nesnenin başlıca özelliklerini yansıtacak biçimde hazırlanmış taslağı
Bu mektuba, korunun bir de küçük krokisini ilave ettim. - Peyami Safa
LOKAL (Kelime Kökeni: Fransızca local)
-
Müzikli eğlencelerin yapıldığı yer
Onlarla beraber Beyoğlu lokanta ve gece lokallerine büsbütün başka bir üslup geldi. - Falih Rıfkı Atay
-
Dernekevi
Siyasal kuruluşların lokallerini yakıp yıkmaya kalkacaklardır. - Necati Cumalı
- Yöresel
-
Yerel
Lokal anestezi.
NOKTA (Kelime Kökeni: Arapça nuḳṭa)
- Çok küçük boyutlarda işaret, benek
- Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret
-
Yer
Köşkten çıktık ve bahçenin her noktasını uzun uzun durup konuşarak dolaştık. - Ahmet Haşim
-
Konu, konu ile ilgili önemli bölüm
Genç adam o noktada alaka uyandırıcı bir şey keşfetmiş gibiydi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Nöbetçi bulunan yer
Orada polis noktası var.
-
Nöbetçi, gözcü, bekçi
O yokuşun başındaki küçücük karakolun her gece çıkardığı noktayı unutuyorsunuz. - Ömer Seyfettin
-
Sınır, derece, radde
Savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada...
- Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti (.)
- Hiçbir boyutu olmayan işaret
- Orta nokta
Ata Sözleri ve Deyimler
- nokta koymak
- noktasına virgülüne dokunmadan
Birleşik Kelimeler: nokta atışı, noktainazar, nokta memuru, nokta nokta, nokta turizmi, noktası noktasına, başnokta, iki nokta, kara nokta, karanlık nokta, kırmızı nokta, kilit nokta, kör nokta, maddesel nokta, orta nokta, ölü nokta, sarı nokta, siyah nokta, üç nokta, alevlenme noktası, başa baş noktası, başlangıç noktası, başucu noktası, besleme noktası, boğumlanma noktası, buharlaşma noktası, can noktası, çıkış noktası, dayanak noktası, denetim noktası, doğu noktası, donma noktası, doruk noktası, doyma noktası, doyum noktası, dönüm noktası, düğüm noktası, ergime noktası, güney noktası, güz noktası, hareket noktası, ilkbahar noktası, izabe noktası, kavrama noktası, kaynama noktası, kerteriz noktası, kırılma noktası, kuzey noktası, nirengi noktası, odak noktası, parlama noktası, penaltı noktası, polis noktası, püf noktası, santra noktası
NOKRA (Kelime Kökeni: Arapça nuḳra)
- Büveleğin sebep olduğu, genellikle davar ve sığırlarda, seyrek olarak insanlarda rastlanan, ortası delik şişkinliklerle tanınan hastalık
OKTAN (Kelime Kökeni: Fransızca octane)
- Formülü C8H18 olan doymuş hidrokarbonlara verilen ad
ROKET (Kelime Kökeni: Fransızca roquette)
- Atış sırasında mekanik olarak yön verilen, yörüngesinin başlangıcında öz itmeli olarak yol alan ve daha sonra yalnız balistik kanunlarına bağlı kalan mermi
- Bir çeşit füze
Birleşik Kelimeler: roketatar
TOKAT
- İnsana el içi ile vuruş
Ata Sözleri ve Deyimler
- tokat (veya tokadı) yemek
- tokat aşk etmek (veya eylemek)
- tokat atmak (veya patlatmak)
Birleşik Kelimeler: tokat arsızı, sille tokat, Osmanlı tokadı
-
Hayvan ağılı
Yaşlıcaydı fakat birkaç köyde tarlası tokadı vardı. - Halikarnas Balıkçısı
- Tarla, bahçe veya mandıra kapısı
- Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri
Birleşik Kelimeler: Tokat kebabı
KOKMA
-
Kokmak işi
Yıkanmamayı ve böylece pis pis kokmayı bile göze alırlarmış. - Salâh Birsel
KOKOT (Kelime Kökeni: Fransızca cocotte)
-
Aşüfte
Parisli kokot zilzurna sarhoş. - Necip Fazıl Kısakürek
LOKMA (Kelime Kökeni: Arapça luḳme)
-
Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum
Öbür yemeklerden bile ağzına bir lokma koyamadı. - Ömer Seyfettin
- Lokma tatlısı
- Türlü kalınlıktaki cıvataları, boşluğuna geçirip sökmeye veya sıkıştırmaya yarayan metalden alet
-
Yemek
Bu akşam lokmayı beraber yeriz, tanışmış olursunuz. - Tarık Buğra
-
Genellikle haksız olarak ele geçirilen mal veya para
Bu lokma sizin için çok büyüktür, boğazınızdan geçmez; yutamayacaksınız ve boğulacaksınız. - Peyami Safa
Ata Sözleri ve Deyimler
- lokma (veya lokması) ağzında büyümek
- lokma çiğnenmeden yutulmaz
- lokma dökmek
- lokma etmek
- lokma karın doyurmaz, şefkat artırır
- lokmasını dökmek
- lokmasını saymak
Birleşik Kelimeler: lokma anahtar, lokma başlığı, lokma göz, lokma tatlısı, bir lokma, haram lokma, et lokması, kibar lokması, saray lokması
OKSİT (Kelime Kökeni: Fransızca oxyde)
- Oksijenin bir element veya kökle birleşmesiyle oluşan madde
Birleşik Kelimeler: bakır oksit, demir oksit, kalsiyum oksit, nitrik oksit, bazik oksitler
OKLUK
- İçine ok konulan ve sırtta taşınan meşinden yapılmış ok kılıfı, sadak
-
Ok yapılmaya uygun
Ağaçların mızraklık, kirişlik ve okluk dalları budandı, çakılarla düzeltildi. - İhsan Oktay Anar
SOKAK (Kelime Kökeni: Arapça zuḳāḳ)
-
İl, ilçe vb. yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol
Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar. - Ömer Seyfettin
Ata Sözleri ve Deyimler
- sokağa (veya sokaklara) dökülmek
- sokağa (veya sokaklara) düşmek
- sokağa atmak
- sokağa çıkmak
- sokakta kalmak
- sokaktan toplamak
Birleşik Kelimeler: sokak çocuğu, sokak kadını, sokak kapısı, sokak kızı, sokaktaki adam, ara sokak, arka sokak, çıkmaz sokak