[ünlem]

• Sıkıntı, bezginlik, usanç, acı, yorgunluk vb. duyguları belirten bir söz

  Of, bıktım artık! Of, kolum acıdı! Bu da ne karışık bir rüya imiş diye söyleniyordu. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

• of bile dememek
• of çekmek

[isim]

• Trabzon iline bağlı ilçelerden biri

[sıfat]

• Kuruyarak veya çürüyerek içi boşalmış olan

  Kof ceviz.

[mecaz]

• Boş, değersiz, bilgisiz, yetkisiz (kimse)

  Bunlar medeni milletlerin lügat kitaplarına süs olsun diye yazılmış fantazyalı kof lakırtılardır. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[mecaz]

• Güçsüz, dermansız

  Kof adam.

Ata Sözleri ve Deyimler

• kof çıkmak

[isim]

[bitki bilimi]

• Hasır otu

[isim]

[eskimiş]

• Bir çeşit sertçe, ince yünlü kumaş

• Ham ipekten yapılmış astarlık kumaş

  Ankara sofu.

[isim]

[argo]

• Sahtekâr, dolandırıcı kimse

  Kofti ne kanundan kaçar ne nizamdan, kanunu da nizamı da kendisine uydurur. - Rıfat Ilgaz

[isim]

• Bina girişlerinde elektrik şebeke hattını sigorta sistemi ile düzenleyen kutu

[isim]

• İş yeri, daire, büro

[isim]

• Evlerde oda kapılarının açıldığı genişçe yer, hol

  Bir sabah kalktım, sofaya muhtar önde bütün köylü yığılmış. - Halide Edip Adıvar

[isim]

[eskimiş]

• Bir çeşit sertçe, ince yünlü kumaş

• Ham ipekten yapılmış astarlık kumaş

  Ankara sofu.

[isim]

• Soya eti

[isim]

[hayvan bilimi]

• Sıtma mikrobunu aşılayan bir tür sivrisinek (Anopheles maculipennis)

  Fakat anlaşılıyordu ki mikroplu anofel sineğinden, benden olduğu gibi kaçamamıştı. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

• Lüfer balığının irisi

[isim]

[bitki bilimi]

• Bitki hücreleri yaşlandıkça plazmalarında oluşan ve içi hücre suyu ile dolu olan boşluk

[isim]

• Kalıp izlerini önce kauçuğa, kauçuktan da kâğıda geçirmeye yarayan çift kopyalı baskı yöntemi

[isim]

[bitki bilimi]

• Salepgillerden, çiçekleri sinek, örümcek gibi birtakım böcekleri andıran, yumrulu, otsu bir bitki (Ophrys)