İçinde Nişan Bulunan Kelimeler

İçinde NİŞAN olan 15 kelime bulunuyor. İçerisinde NİŞAN geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Nişan kelimesinin anlamı nedir? Nişan ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

NİŞANLANMAK15

10 Harfli Kelimeler

NİŞANCILIK18, NİŞANLANIŞ17, NİŞANLILIK15, NİŞANLANMA14, NİŞANLAMAK14

9 Harfli Kelimeler

NİŞANLAMA13

8 Harfli Kelimeler

NİŞANGAH19, NİŞANGEÇ18, NİŞANSIZ16, NİŞANLIK12

7 Harfli Kelimeler

NİŞANCI14, NİŞANLI11

6 Harfli Kelimeler

NİŞANE9

5 Harfli Kelimeler

NİŞAN8

NİŞAN (Kelime Kökeni: Farsça nişān)

[isim]

  • İşaret, iz, belirti, alamet
  • Nişanlanma sırasında yapılan tören

    Bizi nişana çağırdılar.

  • Evlenmek üzere birbirine söz verme, nişanlanma

    Nişanı bozmuşlar.

  • Kurşun, taş vb. ile vurulmak istenen hedef
  • Hedefi vurmak için silah, ok vb.ne gerekli doğrultuyu verme
  • Devlet nişanı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nişan almak
  • nişanı (veya nişanını) atmak (veya bozmak)
  • nişan koymak
  • nişan takmak
  • nişan yapmak

Birleşik Kelimeler: nişan halkası, nişan yüzüğü, ağız nişanı, devlet nişanı

NİŞANE (Kelime Kökeni: Farsça nişāne)

[isim]

  • Nişangâh
  • Hedef
  • Eser, iz, belirti

    Toprak üzerinden nişaneleri kaldırmak ilim karşısında maziyi unutturmaz. - Yahya Kemal Beyatlı

NİŞANLI

[isim]

  • Evlenmek için söz verip yüzük takmış olan kimse, adaklı

    Artık bizimki, nişanlısı Perihan'ı ekiyor, her gün tek başına plaja geliyordu. - Nazım Hikmet

  • Belirleyici bir işareti, alameti, nişanı olan kimse

Birleşik Kelimeler: uzatmalı nişanlı

NİŞANLIK

[sıfat]

  • Nişan töreni için

    Nişanlık terlik.

[isim]

  • Belirti, işaret

    Yolun başına bir nişanlık koy da kaybolmayalım.

NİŞANLAMA

[isim]

  • Nişanlamak işi

NİŞANLANMA

[isim]

  • Nişanlanmak işi, adaklanma
  • Bir erkekle bir kadının ileride birbirleriyle evlenmek için yaptıkları sözleşme

NİŞANLAMAK

[-i]

[-le]

  • Bir çiftin evlenme işinin kararlaştığına belirti olarak parmaklarına yüzük takmak, yavuklamak
  • Bir hedefi vurmak için silah, taş vb.ne belli bir doğrultu vermek
  • Bir şeyin yerini belirtmek, işaretlemek, nişan koymak

NİŞANCI

[sıfat]

  • Attığı kurşun, taş vb. ile hedefi vurmakta ustalık kazanmış olan

[isim]

[tarih]

  • Padişah divanı üyesi olan, antlaşma, berat, menşur, name ve fermanların başına tuğra çeken görevli, tevkici, tuğrakeş

Birleşik Kelimeler: keskin nişancı, kör nişancı

NİŞANLANMAK

[nesnesiz]

[-le]

  • Nişanlı duruma gelmek, adaklanmak
  • Evlenmeye söz verme belirtisi olarak nişan yüzüğü takmak

    Bu, bizim nişanlandığımız gündür. - Refik Halit Karay

NİŞANLILIK

[isim]

  • Nişanlı olma durumu, yavukluluk

    Dayımla yengem, bu ağzı süt kokan masum kızın birkaç saat içinde nişanlılığını haber alınca şaşırdılar. - Reşat Nuri Güntekin

NİŞANSIZ

[sıfat]

  • Belirleyici bir işareti, alameti, nişanı olmayan

    Ve bütün seferden bize yine ve yalnız bir Türk çocuğunun isimsiz, nişansız mezarından başka bir şey kalmadı. - Falih Rıfkı Atay

NİŞANLANIŞ

[isim]

  • Nişanlanma işi

NİŞANCILIK

[isim]

  • Nişancı olma durumu, tuğrakeşlik

Birleşik Kelimeler: keskin nişancılık, kör nişancılık

NİŞANGEÇ

[isim]

  • Düzeltilmiş bir ağaç parçasının kenarına değişik aralıklarda paralel çizgiler çizmek için marangozlukta kullanılan el aracı

NİŞANGÂH (Kelime Kökeni: Farsça nişān-gāh)

[isim]

  • Ateşli silahlarda hedefin uzaklığına ve bulunduğu yerin yüksekliğine göre namluya gereken yükseliş açısını veren, silahı bu hedefe doğrultmaya yarayan alet, nişane
  • Hedef