[sıfat]

• Rengi karayı andıran, karaya benzeyen, kara gibi

[sıfat]

• Elmayı andıran, elmaya benzeyen, elma gibi

[sıfat]

• Mikayı andıran, mikaya benzeyen, mika gibi

[sıfat]

• Cam gibi saydam olan, cama benzeyen

[isim]

[coğrafya]

• Yerin içinden yüze çıkan erimiş sıcak maddelerin, soğuma sırasında billurlaşmayıp biçimsiz olarak katılaşmış durumu

[sıfat]

• Rengi sarıyı andıran, sarıya benzeyen, sarımtırak

  Sarımsı, pürüzsüz, meyve tazeliğinde teni meydana çıktı. - Cahit Uçuk

[sıfat]

• Çok sıkı

  Düşünen filozof yeryüzü yaşamasına sımsıkı bağlı bu maddeci görüşten sıyıramıyor kendini. - Azra Erhat

[zarf]

• Çok sıkı olarak, sıkı bir biçimde

  Artık onu sımsıkı sarıyorlarmış gibi bunaltan duvarlar, o kilitli kapılar yoktu. - Peyami Safa

[sıfat]

• Susamı andıran, susama benzeyen, susam gibi

[sıfat]

• Acıyı andıran, acıya benzeyen, acı gibi, acımtırak

[mecaz]

• Dokunaklı

  Acımsı bir kitabı daha vardır. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]

• Anlamı olmayan, önemli bir şey anlatmayan, manasız, beyhude, boş, içsiz, yersiz, gıcırı bükme, ipsiz sapsız

  Üstelik o gece yorumsuz, anlamsız bir temsilde çok sıkılmıştım. - Metin And

[sıfat]

• Arpayı andıran, arpaya benzeyen, arpa gibi

[sıfat]

• Çekici olmayan, cazibesiz, albenisiz

[sıfat]

• Taşsı

[sıfat]

• Damı olmayan

  Taş yığınlarının yanında damsız birkaç ev kümesi etrafında bir gölge kırık bir tencereyi kaynatıyor. - Halide Edip Adıvar

[zarf]

• Yanında bayan olmadan

  Salona damsız girilmez.

[sıfat]

• Elması andıran, elmasa benzeyen, elmas gibi

[sıfat]

• Masalsı