[isim]

• Yararlanılan uygun şart veya durum, olanak

  Bunu bizden gizlemelerinin imkânı var mıdır? - Hüseyin Cahit Yalçın

Ata Sözleri ve Deyimler

• imkânı yok
• imkân vermek

[isim]

• Bir işin sonunu düşünerek ölçülü, tedbirli davranma

  Bütün temkin ve vakarını kaybedip konuşanlara sokuldu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

[bitki bilimi]

• Akasya, kitre, sütleğen vb. ağaçların kabuklarından sızarak donan, eriyiği yapıştırıcı olarak kullanılan, renksiz veya sarı kırmızımtırak renkte biçimsiz madde

• Bu maddenin yapıştırıcı olarak kullanılan eriyiği

[isim]

[eskimiş]

• Tavan ve duvarlara kabartma gibi görünen resimler yapan sanatçı

[sıfat]

• Davranışlarında ölçülü olan

  Temkinli, ağır hareketler hoş görülüyor, daha tesir yapıyordu. - Refik Halit Karay

[sıfat]

• Sitem edici, sitem eden

[sıfat]

• Benim olan, benimle ilgili olan

[zamir]

[teklifsiz konuşmada]

• Kadınların kocalarından, kocaların karılarından söz ederken kullandıkları söz

[zamir]

[alay yollu]

• Yakın çevrede olan bir kimseden söz ederken kullanılan bir söz

[isim]

[halk ağzında]

• Kesme özelliğini yitirmiş, körleşmiş, keskin olmayan bıçak, orak vb. araç

[sıfat]

[halk ağzında]

• Ağır ağır konuşan (kimse)

• Her işinde ağır davranan (kimse)

Ata Sözleri ve Deyimler

• kımkım etmek

[sıfat]

[eskimiş]

• İradeli, gayretli, istençli, kararlı

  Kendisine kaybedecek vaktimiz olmadığını, vatanın fedakâr, azimkâr gençlere muhtaç olduğunu anlattım. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

[sıfat]

• Akşam olan, akşam yapılan

  Ben akşamki konuşmalara katılmadım. - Ayla Kutlu

[isim]

[eskimiş]

• Küçük testi, çömlek

[mecaz]

• Kötü, olumsuz bir özelliği kendinde fazlasıyla toplayan kimse, olay, olgu veya yer

  Şu Mine, çelişkiler kumkuması bir kız. - Necip Fazıl Kısakürek

[bağlaç]

• Madem

  Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür / Mademki böyle duygularım kaldı çok şükür - Yahya Kemal Beyatlı

[sıfat]

• Üstüne zamk sürülmüş

[isim]

• Temkinli olma durumu

  Temkinliliği elden bırakmamak gerekiyordu. - Ahmet Ümit