[isim]

[eskimiş]

• Çocuğun bakım, eğitim ve öğretimiyle görevli kimse

  Mekteple ev arasında daima bir lalanın refakatinde gidip gelmeye alıştı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[tarih]

• Şehzadelerin özel eğitmenleri

[ünlem]

• Padişahların vezirlerine seslenirken kullandıkları bir söz

Ata Sözleri ve Deyimler

• lala paşa eğlendirmek

[ünlem]

[argo]

• `İlgisi yok, ne ilgisi var` anlamlarında kullanılan bir söz

[isim]

• Alalamak işi, kamuflaj

[isim]

• Lala olma durumu

  Onlara da lalalık galiba bize düştü. - Halide Edip Adıvar

• Lalanın görevi

[-i]

• Gizlemek

  Fabrikayı uçaklardan gelebilecek tehlikelere karşı alaladılar.

[isim]

• Telalamak işi

[-i]

• İki kumaş parçası arasına tela koymak

[isim]

• Kolalamak işi

[isim]

• Malalamak işi

[-i]

• Gömlek, örtü vb. şeyleri, sert ve parlak olması için kolalı suya batırıp ütülemek

  Yaşmak kolalamak ve ütülemek kolay işlerden değildir. - Refik Halit Karay

[isim]

• Kolalanmak işi

[isim]

• Kolalatma işi

[-i]

• Çimento veya alçı sürülmüş bir yüzeyi mala ile düzeltmek

[isim]

• Yağda kızartılarak üzerine şeker veya şerbet dökülen bir hamur tatlısı

  Rana bir lalanga yapar, alimallah parmaklarını yalarsın. - Ercüment Ekrem Talu

[nesnesiz]

• Kolalama işi yapılmak veya kolalama işine konu olmak