İçinde Kın Bulunan 8 Harfli Kelimeler

İçerisinde KIN olan 8 harfli 33 kelime bulunuyor. İçinde KIN olan 8 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kın ile başlayan 8 harfli kelimeler. kın ile biten 8 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ZIPKINCI21, ÇAPKINCA19, BIÇKINCA18, ŞAŞKINCA18, YAPYAKIN17, BASKINCI16, BİHAKKIN15, HAKKINDA15, KINDIRAÇ15, TAŞKINCA15, BAKINCAK14, KIRKINCI14, SAKINGAN14, KINLIK13, BIKKINTI13, KALKIN13, YAKINDAN13, BAKINMAK12, SIKINMAK12, YAKINMAK12, YAKINSAK12, YAKINLIK12, AKINTILI11, KIRKINTI11, SARKINTI11, SAKINMAK11, TIKINMAK11, KINAKINA10, KINALAMA10, KINANMAK10, KINLAMAK10, KALKINMA10, TAKINMAK10

KINAKINA (Kelime Kökeni: İspanyolca quinaquina)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Kök boyasıgillerden, asıl yurdu Güney Amerika olan, Hindistan ve Endonezya'da da yetiştirilen, kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç (Cinchona)
  • Bu bitkiden yapılan içecek

    Kınakına iştah açar.

KINALAMA

[isim]

  • Kınalamak işi

KINANMAK

[nesnesiz]

  • Kınama işi yapılmak

KINLAMAK

[-i]

  • Bir şeye kın yapmak
  • Bir şeyi kınına geçirmek

KALKINMA

[isim]

  • Kalkınmak işi

    Bu yazılarda Türkiye'nin kalkınması için ilim ve tekniğin lüzumuna sık sık işaret edilmiştir. - Mehmet Kaplan

  • İyileşme, şifa bulma

    Görünen, bir daha kalkınması artık pek zor. - Mehmet Akif Ersoy

Birleşik Kelimeler: kalkınma hızı

TAKINMAK

[nesnesiz]

  • Kendine takmak

[-i]

[mecaz]

  • Bir nitelik veya durum almak

    Takındığı bu sıfatı boynundaki kravattan fazla mühimsediği de yoktu. - Falih Rıfkı Atay

AKINTILI

[sıfat]

  • Akıntısı olan
  • Eğik, eğimli, meyilli

KIRKINTI

[isim]

  • Kırpıntı

SARKINTI

[isim]

  • Aşağı doğru uzanan, sarkan şey

    Kayışı siyaha yakın koyu lacivertti. Gümüşten üç büyük sarkıntısı vardı. - Ömer Seyfettin

  • Sataşma, takılma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sarkıntı olmak

SAKINMAK

[-i]

[-den]

  • Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durmak, içtinap etmek

    Bıçak kemiğe dayandı mı başkaldırır, canını sakınmaz, hakkını ister. - Adalet Ağaoğlu

  • Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak
  • Korumak, esirgemek, gözetmek

    Kendini tramvay ve otomobil tehlikelerinden sakınarak yürüdü. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

TIKINMAK

[nesnesiz]

[teklifsiz konuşmada]

  • Eline geçen yiyeceği oburca yemek

    Vebali boynuna, bunların karınlarına sığdırdıklarını bir insan tıkınamaz. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Yemek yemek

Birleşik Kelimeler: ıkına tıkına

BAKINMAK

[-e]

[nesnesiz]

  • Çevreye göz gezdirmek, araştırmak

    Etrafına bakındı fotoğrafçıları çağırmak için. - Ayşe Kulin

[halk ağzında]

  • Muayene olmak

SIKINMAK

[nesnesiz]

  • Kendini sıkmak, zorlamak

Birleşik Kelimeler: ıkına sıkına

YAKINMAK

[nesnesiz]

  • Kına, yakı vb.ni vücudun bir yerine sürmek, koymak

    Kına yakınmak.

[nesnesiz]

  • Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâyet etmek

    Kaç kez yakındım ona, yüzünü öyle bir yas kapladı ki yakındığıma da yakınacağıma da bin pişman oldum. - Halikarnas Balıkçısı

YAKINSAK

[sıfat]

[fizik]

  • Tek bir noktaya doğru yönelen (ışın)
  • Işıkları aynı noktaya doğru yöneltme özelliği taşıyan (mercek vb.)

[matematik]

  • Birbirine gittikçe yaklaşarak uzanan, bir noktaya doğru yönelen (çizgi)