[isim]

• Tene yumuşaklık vermek veya güneş, yağmur vb. dış etkilerden korunmak için sürülen koyu kıvamlı madde

[sıfat]

• Bu kıvamda hazırlanmış olan

  Krem deterjan.

• Açık saman rengi, krem rengi

[sıfat]

• Bu renkte olan

  Vücutlarının yumuşaklığını gösteren açık renk, krem veya beyaz elbiseler içinde... - Abdülhak Şinasi Hisar

[isim]

• Bir tür yumurtalı süt tatlısı

• Kaymak

• Kevgirden geçirilmiş sütle koyulaştırılmış çorba

[sıfat]

• Kreması olan

  Kremalı pasta.

[isim]

• Kremlemek işi

[sıfat]

• Tadı az kekre olan

  Buzlaşmış, hafifçe kekremsi birayı büyük bir zevk duyarak içti. - Cahit Uçuk

• Genzi yakan, buruk (koku)

  Bu kekremsi kokunun dimağa tesirini bu semtte yatıp kalkanlar bilirler. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

• Suratı asık, yüzü gülmeyen (kimse)

[isim]

• Kükremek işi

[-i]

• Krem sürmek

[nesnesiz]

• Aslan, bağırmak

• Deniz, nehir kabarmak, taşmak

  Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım / Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım - Mehmet Akif Ersoy

• Coşkuyla saldırmak

  Ordu kükremiş aslan gibiydi.

• Mayalanıp kabarmak

• Gür bir biçimde yetişmek

  Kükredi çimenler, açıldı güller / Al şala bürünür bahçeler, bağlar - Âşık Veysel

[mecaz]

• Coşmak, taşkınlık göstermek

  Tutkuların kükrediği günlerde, akıl sözünü dinletemez ki? - Nurullah Ataç

[mecaz]

• Kızgınlık ve öfke ile yüksek sesle bağırmak

[isim]

• Kekremsi olma durumu

[mecaz]

• Asık suratlı olma, yüzü gülmeme

  Neyse yüzünün ve sesinin burukluğu çok sürmedi, çabuk geçti kekremsilik. - Yusuf Ziya Ortaç

[isim]

• Yüz ve boyundaki bozuklukları ve pürüzleri gideren pudra ile fondöten karışımı bir madde

[sıfat]

• Kreması olmayan

[isim]

• Yakmalık