[isim]

[anatomi]

• Üst derinin en dış tabakası

  Korun tabakası deriyi koruyan bir oluşumdur.

[isim]

• Tehlikeden kurtulmak, korunmak için yapılmış yer

• Sığınılan, saklanılan yapı, mağara gibi yer

  Öyle bir savaştayım ki sığınağı, korunağı yok. - Turan Oflazoğlu

[mecaz]

• Koruyan, esirgeyen, saklayan kimse

[isim]

• Korunmak işi

  Ekinlerinizin korunması için de gereken tedbirleri alınız. - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

• korunma görmek

[nesnesiz]

• Kendini korumak, bir yere sığınmak, bir şeyden sakınmak

  Şiddetli soğuktan korunmak için üzerlerinde üç kat keçe vardı. - İhsan Oktay Anar

• Koruma işine konu olmak

[isim]

• Korunma işi, muhafaza

[sıfat]

• Korunağı olan

  Korunaklı sandığım köşe o kadar da korunaklı değildi. Yağmur iliklerime kadar işlemişti. - Sulhi Dölek

[isim]

• Ambalajlanan malı dış etkilere karşı korumak için ambalaj çatısına çakılan tahta, kontrplak vb. malzeme, mahfaza

[isim]

[bitki bilimi]

• Otsu, genellikle 30-70 santimetre boyunda, çok yıllık, pembe çiçekli, hayvan yemi olarak kullanılan bir bitki (Onobrychis viciifolia)

[sıfat]

[fizik]

• Mekanik enerjisini değişmez kılan (sistem)

[isim]

• Tirfil tarlası

[sıfat]

• Korunağı olmayan