[isim]

• Bir kadının evlenmiş olduğu erkek, eş, zevç

  Bütün kadınlar gibi aklınca bu yolla kocasını zevksizlikle suçluyordu. - Ayla Kutlu

Ata Sözleri ve Deyimler

• koca bulmak
• kocaya gitmek
• kocaya kaçmak
• kocaya varmak
• kocaya vermek

[sıfat]

• Büyük, geniş

  Uyandığım zaman koca bir karaltı vardı önümüzde. - Azra Erhat

• Kocaman, iri

  Koca kafa.

• Yaşlı, ihtiyar, pir

• Yüksek

[mecaz]

• Büyük, ulu

[isim]

• Sakarya iline bağlı ilçelerden biri

[isim]

• Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

[sıfat]

• Kocası olan, evli (kadın)

[isim]

• Kocamak işi

[isim]

• Kocatmak işi

[sıfat]

• Çok iri, büyük, koca

  O gece mahalleye kocaman kamyonlar geldi. - Lâtife Tekin

• Yaşça büyük olan

[isim]

• Kocalmak işi

  Bu ihtiyarlamanın, kocalmanın, ölmenin ta kendisi... - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Bir kadına koca olma durumu

• Yaşı ilerlemiş olma durumu

[nesnesiz]

• Yaşı ilerlemek, yaşlanmak, ihtiyarlamak

  Sen de benim nazarımda öyle kocamış bir hâkime benziyorsun ki göstermek istediği ciddiyet boyunun ve yaşının çok üstünde... - Halit Ziya Uşaklıgil

[isim]

• Kocaeli ilinden olan kimse

[isim]

• Yaşlı kadın

  Kocakarının, trenin arkasından ağzıyla uluyarak koşan hayali bir rüya gibi oldu. - Halide Edip Adıvar

[argo]

• Anne

[nesnesiz]

• Yaşlanmak, kocamak

[isim]

• Kocaltmak durumu

[-i]

• Kocaltmak