[isim]

[tıp]

• Yağ bezlerinin deri üzerinde oluşturduğu iltihaplı sivilce

[isim]

• Türlü işlerde kullanılmak için çoğu ağaçtan veya taştan yapılan, uzun ve geniş kap

  Bir taş teknenin üstünde doktor Abbas'ın ölüsünü kesti biçti. - Yaşar Kemal

• Sızdırabilir veya sızdırmaz olarak yapılmış, levhaları bir parçadan oluşmuş, kulpları ve kulp delikleri bulunan, bir veya iki kişi tarafından taşınabilir üstü açık bir ambalaj türü

[denizcilik]

• Bir tür küçük deniz taşıtı

  Sefere kalkacak bir sürü tekne vardı limanda. - Halikarnas Balıkçısı

[denizcilik]

• Geminin omurga, kaburga ve kaplamadan oluşan temel bölümü

[jeoloji]

• Katmanlı kayaçların içeri doğru çukur, alçak bölümü, ineç, kemer karşıtı

[coğrafya]

• Havza

[müzik]

• Ut, tambur vb. çalgılarının sesi yükselten oyuk ve şişkin parçası

[sıfat]

• Çirkin, huysuz

  Kız ne kadar kaknem veya malın gözü olursa olsun ... - Tarık Buğra

• Kuru, sıska

[isim]

[eskimiş]

• Dilde pelteklik, tutukluk durumu

[isim]

• Tekne, özellikle deniz teknesi yapan ve satan kimse

• Sokaklarda balık satan kimse

[sıfat]

[eskimiş]

• Tekdüze

  Belki de dünyanın hayatı bizimkinden daha monoton, daha yeknesak ve bilhassa daha tekrarlıdır. - Şevket Rado

[isim]

• Teknecinin işi

[isim]

[kimya]

• Atom numarası 43, atom ağırlığı yaklaşık 98 olan, yapay olarak elde edilen radyoaktif element, mazuryum (simgesi Tc)

[isim]

• Tekdüzelik

[sıfat]

• Herhangi bir sebeple solunum sıkıntısı olan, güçlükle, kesik kesik nefes alan

  Yoksa bu tozu dumana katarak yaralı yaban domuzu gibi kaçan canavara yetişmek tıknefes lalanın kârı değildi. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

• tıknefes olmak

[isim]

• Tıknefes olma durumu

[isim]

• Balinagillerin başından çıkarılan ve kozmetik maddeler ve süslü mumlar yapımında kullanılan bir yağ