[nesnesiz]

• Tartaklama işine maruz kalmak, hırpalanmak

  Didişip durmak, onun tarafından küçümsenip tartaklanmak derdinden de kurtulmuştur. - Tarık Buğra

[nesnesiz]

• Tırnaklama işine konu olmak

[nesnesiz]

• Aklanma ihtimali veya imkânı bulunmak

[nesnesiz]

• Övücü sözlerle koltukları kabartılmak, pohpohlanmak

[nesnesiz]

[halk ağzında]

• Zarif, kibar görünmeye çalışmak, çalım satmak, gösteriş yapmak

  Bir kanlı gibi kurularak, kostaklanarak geziyor hapishanede. - Yaşar Kemal

[-den]

• Kaynak durumunu almak

  Gerçek yaşamdan kaynaklandıkları yorumlarla desteklense de bir türlü inandırıcılık kazanamıyorlardı. - Tomris Uyar

[nesnesiz]

• Tırtıklama işine konu olmak

• Seyrekleşmek

  Yer yer tırtıklanmış, ipince çapkın bıyıkları vardı. - Reşat Nuri Güntekin

[nesnesiz]

• Birine hoş görünmek için onursuzca davranmak, dalkavukluk etmek, tabasbus etmek

  Ona buna yaltaklanan hizmetçi Şükriye'nin bu numaralarından faydalanırdı. - Haldun Taner

[nesnesiz]

• Kundaklama işi yapılmak veya kundaklama işine konu olmak

[nesnesiz]

• Kaymak bağlamak, kaymak tutmak

[nesnesiz]

• Tırmıklama işine konu olmak

[nesnesiz]

• Tomruk durumuna gelmek

[nesnesiz]

• Sandığa konulmak, sandığa yerleştirilmek

[isim]

• Ayaklandırmak işi

[nesnesiz]

• Yumrukla vurulmak