[isim]

• Mermer, tebeşir, kireç taşı, alçı taşı gibi birçok taşın özünü oluşturan kalsiyum oksit, (CaO)

  Duvarlar kireç badanalı idi. - Sait Faik Abasıyanık

• Kalsiyum hidroksit, Ca(OH)

Ata Sözleri ve Deyimler

• kireç söndürmek

[sıfat]

• Birleşiminde kireç olan veya kireci çok olan

  Bir söylenişe göre, arazi tamamıyla kireçli olduğu için ağaçlar serpilme gücünden mahrum kalıyormuş. - Ahmet Rasim

• Kireç sürülmüş, kireç bulaşmış

  Bugün ufka bakanın eski deniz yerine / Kireçli bir bataklık çarpıyor gözlerine - Faruk Nafiz Çamlıbel

[isim]

• Kireç konulan yer

[sıfat]

• Kireci çok olan

  Kireçlik alan.

[sıfat]

• Kireci andıran, kirece benzeyen, kireç gibi, kirecimsi

[isim]

• Kireçlemek işi

[isim]

• Kireç taşından kireç elde eden veya satan kimse

[-i]

• Kireç katmak veya kireç sürmek

• Kireç kullanarak badana yapmak

[isim]

• Kireçlenmek işi

[anatomi]

• Organik dokuların içinde kireç birikmesi durumu

[sıfat]

[bitki bilimi]

• Kireçli topraktan hoşlanan, kireçli toprakta yetişen (bitki), kireçyeren karşıtı

  Yonca kireççil bitkilerdendir.

[nesnesiz]

• Kireç dökülmek veya saçılmak

• Kireç sürülmek

  Ağaçlar kireçlendi.

• Kireç bulaşmak

  Pantolonunuz kireçlenmiş.

• Organik dokularda, dokunun görevine engel olacak derecede kalsiyum tuzları birikmek

[bitki bilimi]

• Bitkilerin hücre zarlarında kalsiyum karbonat, kalsiyum oksalat vb. kalsiyum tuzları toplanmak

[sıfat]

• Kireçli topraktan hoşlanmayan, kireçli toprakta yetişmeyen, kireççil karşıtı

[sıfat]

• Birleşiminde kireç olmayan veya çok az olan

  Kireçsiz toprak.

• Birleşiminde karbon tuzlarının oranı düşük olan (su)

[isim]

• Kireçsilemek işi

[isim]

• Kireççinin yaptığı iş

[-i]

[kimya]

• Isı yardımıyla kirece çevirmek

• Yüksek ısı ile kurutmak