[isim]

• Kirli olma durumu, pislik

  Benim ve kardeşimin mektep veya sokak dönüşü kirliliklerimiz yüzünden içlenirdi, bizi yıkayıp temizleyinceye kadar rahat etmezdi. - Yahya Kemal Beyatlı

[sıfat]

[halk ağzında]

• Kenarları girintili çıkıntılı olan

  Zeliha, elindeki son domatesi de doğrayıp kenarları kirtikli büyük bakır sahanın başından kalktı. - Orhan Kemal

[isim]

• Kiralamak işi

[ekonomi]

• Bir taşınır veya taşınmazın kullanım hakkının belli bir süre için ve belli bir kira karşılığında kiracıya verilmesi

[ekonomi]

• Anlaşmaya göre kira süresinin bitiminde mülkiyetin kiracıda bırakılabilmesi durumu

[isim]

• Kirletmek işi

[isim]

• Kirlenmek işi

  Çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. - Anayasa

[isim]

• Kızlık

• İşlenmemiş olma durumu

[isim]

• Ağrı iline bağlı ilçelerden biri

[isim]

• Kireç konulan yer

[sıfat]

• Kireci çok olan

  Kireçlik alan.

[isim]

• Kiriş konulan yer

[sıfat]

• Kiriş olarak kullanılmaya uygun

  Ağaçların mızraklık, kirişlik ve okluk dalları budandı, çakılarla düzeltildi. - İhsan Oktay Anar

[isim]

• Karnını bıçakla deşme yoluyla kendini öldürme

[sıfat]

• Çok kirli, çamura ve pisliğe bulaşmış

  Tertemiz yerlere kipkirli potinlerle dalar. - Mehmet Akif Ersoy

[isim]

• Kiraz ağaçları çok olan yer, kiraz bahçesi

[isim]

• Arıların kovan deliğini kapamak için kullandıkları sarı ve yumuşak madde

[sıfat]

• Herhangi bir nitelikte kirpiği olan

  Çukura batmış uzun kirpikli gözleriyle etrafına bakındı. - Nazım Hikmet

[bitki bilimi]

[hayvan bilimi]

• Üzerinde kirpik veya kirpiğe benzer uzantılar olan

  Kirpikli zar.

[isim]

[eskimiş]

• Sarhoş eden şeyler, alkollü içkiler