[isim]

[dil bilgisi]

• Fiillerde belirli bir zamanla birlikte konuşanın, dinleyenin ve hakkında konuşulanın, teklik veya çokluk olarak belirtilmiş biçimi, sıyga

[felsefe]

• Değişebilen, geçici nitelik, san karşıtı

  Bir maddenin biçimi bir kiptir, ağırlığı ise sanlarından biridir.

[sıfat]

[halk ağzında]

• Uygun, tıpatıp gelen

[sıfat]

[halk ağzında]

• Sağlam, dayanıklı

[eskimiş]

• Örnek, kalıp

Ata Sözleri ve Deyimler

• kip gelmek

[isim]

• Takım

  Aramızda ekipler kuracağız, maçlar yapacağız, oyunlar oynayacağız. - Çetin Altan

[isim]

[spor]

• Hızla bükülen kalçanın sert ve birden gerilişiyle, vücudun yatıştan ayaküstü duruşa veya asılmadan dayanmaya geçmesi

[isim]

[eskimiş]

• Bir kavmin, kabilenin başkanı veya onun vekili

• Bir tekkede en yaşlı derviş veya dede

[isim]

• Herhangi bir işte, bir yarışta, birbirini geçmeye çalışan, aynı şeyi elde etmeye uğraşan kimse

  Bakarsın erkek rakibini de sevgilisini de öldürmüş. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

• Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme

  Hazım Aslan'ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum. - Halide Edip Adıvar

• Ardınca gitme veya gelme

  Çocuk, babasının kendisini takibinden memnun olmadı.

• Kovuşturma

  Savcılık, basın suçlarının takibinden sorumludur.

[mecaz]

• İzinden gitme, uyma, izleme

  Atatürk'ün düşüncelerini takip, gençliğin başlıca amacıdır.

[askerlik]

• Geri çekilmekte olan düşmanı yok etmek için yapılan hareket

Ata Sözleri ve Deyimler

• takibe vermek
• takip etmek

[isim]

[felsefe]

• Önermelerin yalın, belkili veya mecburi olma nitelikleri

  Ruhun ölümsüz olması ihtimali vardır önermesinin kipliği belkilidir.

[isim]

[eskimiş]

• Birleşim, birleştirme, bir araya getirme

[dil bilgisi]

• Tamlama

  Farsça manasız terkipler yapılıyor.

[kimya]

• Bileşim

Ata Sözleri ve Deyimler

• terkip etmek

[sıfat]

• Çok kirli, çamura ve pisliğe bulaşmış

  Tertemiz yerlere kipkirli potinlerle dalar. - Mehmet Akif Ersoy

[isim]

• Birbirine rakip olma durumu, rekabet

[isim]

• Takım

[sıfat]

[eskimiş]

• İzleyen, arkasından koşan, takip eden

• İşi yürüten

[isim]

• Takip eden, izleyen kimse

[sıfat]

[eskimiş]

• Arkadan gelen, ardı sıra gelen, ardı sıra

[zarf]

• -den sonra

  Bir dövüşmeyi müteakip bazen iki kişi, bazen iki saf arasında kıyasıya bir boğuşmadır başlardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[sıfat]

[eskimiş]

• Para, kazanç karşılığı olarak kötü, uygunsuz işler çeviren (kimse)

• Yiyici