İçinde Kese Bulunan Kelimeler

İçinde KESE olan 34 kelime bulunuyor. İçerisinde KESE geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kese kelimesinin anlamı nedir? Kese ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

KESEKLENMEK13

10 Harfli Kelimeler

BOĞAZKESEN24, ÜLKESELLİK13, KESEKLENME12, KESELENMEK12, KESELETMEK12

9 Harfli Kelimeler

AĞAÇKESEN20, IŞIKKESEN15, KESELENİŞ13, KESENEKÇİ13, KESELEMEK11, KESELENME11, KESELETME11, TEKESEMEK11, KESELİLER10

8 Harfli Kelimeler

BAĞKESEN18, YOLKESEN12, YELKESEN11, KESELEME10, TEKESEME10

7 Harfli Kelimeler

KESESİZ12, KESECİK11, KESEDAR10, ÜLKESEL10, İLKESEL8, KESEKLİ8, KESENEK8

6 Harfli Kelimeler

KESE7, KESENE7

5 Harfli Kelimeler

KESER6, KESEK6, KESEL6, KESEN6

4 Harfli Kelimeler

KESE5

KESE (Kelime Kökeni: Farsça kīse)

[isim]

  • Cepte taşınan, içine para, tütün vb. konulan, kumaştan veya örgüden küçük torba

    Çıkarken elini göğsüne sokup bir kese çıkardı, keseden alabildiği kadar para alıp delikten attı. - Fikret Otyam

[sıfat]

  • Bu küçük torba miktarında olan

    Üç kese tütün.

  • Bazı şeylerin üzerine geçirilen, kumaştan çanta biçiminde kap

    Kur'an kesesi.

  • Yıkanırken kir çıkartmak için ele geçirilen, vücudu ovmaya yarayan, bürümcükten, cep biçiminde bez

[mecaz]

  • Bir kimsenin mal varlığı

    Bu sadeleşme, vücut ve keseye daha elverişli idi. - Falih Rıfkı Atay

[anatomi]

  • Organizmanın bazı boşlukları

[bitki bilimi]

  • Su bitkilerinde içi hava ile dolu olan ve bitkinin suda yüzer durumda kalmasını sağlayan şişkinlik

[tarih]

  • Beş yüz kuruşluk para birimi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keseden yemek
  • kesenin ağzını açmak
  • kesenin dibi görünmek
  • kesenize bereket
  • kesesi elvermemek
  • kesesine bir şey girmek
  • kesesine göre
  • kesesine güvenmek
  • kesesini doldurmak
  • keseye danış, pazarlığa sonra giriş
  • keseye davranmak

Birleşik Kelimeler: kese çiçeği, kese kâğıdı, kese yoğurdu, bol keseden, döl kesesi, göz kesesi, hamam kesesi, hava kesesi, idrar kesesi, işitme kesesi, öd kesesi, reçine kesesi, safra kesesi, spor kesesi, su kesesi, yağ kesesi, yüzme kesesi

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Kısa, kestirme (yol)

KESER

[isim]

  • Tahta, ağaç yontmaya ve çivi çakmaya yarayan, kısa saplı, bir yanı keskin ağızlı çelik araç

    Kadınlar kucaklarından bebeklerini atıp ellerine keserleri aldılar. - Lâtife Tekin

Birleşik Kelimeler: ayak keseri, el keseri, nalıncı keseri

KESEK

[isim]

  • Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça
  • Tezek
  • Çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası

Birleşik Kelimeler: altın keseği

KESEL (Kelime Kökeni: Arapça kesel)

[isim]

[eskimiş]

  • Gevşeklik, tembellik

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kesel gelmek

Birleşik Kelimeler: kesel perdesi

KESEN

[sıfat]

  • Kesme işini yapan

[isim]

[matematik]

  • Bir şekli özellikle bir üçgenin kenarlarını kesen doğru

Birleşik Kelimeler: ağaçkesen, bağkesen, boğazkesen, ışıkkesen, yelkesen, yolkesen

KESELİ

[sıfat]

  • Kesesi olan

Birleşik Kelimeler: keseli kurt

KESENE

[isim]

[halk ağzında]

  • Sözleşme, yazılı anlaşma
  • Götürü veya toptan satış

    Şimdi bu, kesene işlerine girişiyor, mekteplere ekmek veriyor. Trabzonlu bir ortakla bir eskici koltukçu dükkânı işletiyor. - Memduh Şevket Esendal

İLKESEL

[sıfat]

  • İlke ile ilgili

KESEKLİ

[sıfat]

  • Parça parça kabarmış olan (toprak)

KESENEK

[isim]

[ekonomi]

  • Görevlilerin aylıklarından her ay belli oranda kesilip bir sosyal güvenlik kurumuna yatırılan para

    Emeklilik maaşı sade bir vefa borcu değil, ömür boyu bu maksatla toplanmış keseneklerin aylık hâlinde geri verilmesi. - Haldun Taner

  • Fabrika, çiftlik vb. gelir kaynaklarının gelirini satın alma işi, iltizam

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keseneğe almak
  • keseneğe vermek

KESELİLER

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kanguru gibi, dişilerinin karnında yavrularını taşımaya yarayan kese bulunan hayvanlar takımı

KESELEME

[isim]

  • Keselemek işi

TEKESEME

[isim]

  • Tekesemek işi

KESEDAR (Kelime Kökeni: Farsça kīsedār)

[isim]

[eskimiş]

  • Zengin kimselerin parasını yöneten ve gerekli harcamaları yapan kimse, vekilharç
  • Esnafın gelirlerini toplayan kimse

ÜLKESEL

[sıfat]

  • Ülkeye ilişkin