İçinde Kasa Bulunan Kelimeler

İçinde KASA olan 24 kelime bulunuyor. İçerisinde KASA geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kasa kelimesinin anlamı nedir? Kasa ile başlayan kelimeler. Kasa ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

KASAVETLENMEK21

12 Harfli Kelimeler

KASAVETLENME20

10 Harfli Kelimeler

KASAVETSİZ21, KASALANMAK12

9 Harfli Kelimeler

KASAPHANE18, KASAVETLİ16, KASABACIK16, KASACILIK15, KASALANMA11, KASALAMAK11

8 Harfli Kelimeler

KASAPLIK14, KASABALI12, MÜNAKASA12, KASALAMA10, KASATURA10

7 Harfli Kelimeler

KASAVET14, KASADAR10, KASALIK9

6 Harfli Kelimeler

KASACI11, KASABA9, KASALI8, KASARA7

5 Harfli Kelimeler

KASAP10

4 Harfli Kelimeler

KASA5

KASA (Kelime Kökeni: İtalyanca cassa)

[isim]

  • Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap

    Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Ticarethanelerde para alınıp verilen yer
  • Bazı oyunlarda oyunu yönetme veya para karşılığında fiş verme işi

    Kasa kim?

  • Vagon, kamyon veya traktörün yük taşımak için şasiye bağlanmış üst bölümünü oluşturan parça
  • Tahta veya sentetik maddelerden yapılmış, dört köşe, sağlam ambalaj parçası, sandık

    Barın kapısı önünde bira kasaları yığılmıştı. - Attila İlhan

  • Basımcılıkta dizgi harflerinin konulduğu gözlerden oluşan tabla

[mecaz]

  • Varlıklı kişinin harcamalarını yapan kimse

[mimarlık]

  • Kapı ve pencerelerin sabit olarak tutturulduğu asıl çerçeve

[spor]

  • Birbiri üzerine istif edilerek yüksekliği ayarlanabilen atlama aracı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kasayı devretmek

Birleşik Kelimeler: kasa defteri, kasa fişi, kasa sayımı, çelik kasa, kiralık kasa, şifreli kasa, yazar kasa

KASARA (Kelime Kökeni: İtalyanca cassero)

[isim]

[denizcilik]

  • Geminin baş ve kıç tarafında, asıl güverteden yüksek olan kısa güverte

    Baş kasarası, kıç kasarası.

KASALI

[sıfat]

  • Kasası olan

KASALIK

[sıfat]

  • Kasa yapmaya uygun (tahta)

KASABA (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṣaba)

[isim]

  • Şehirden küçük, köyden büyük, henüz kırsal özelliklerini yitirmemiş olan yerleşim merkezi, belde

    Biz, yolun üstünde, kasabanın çıkış yerinde boş bir handa otururduk. - Cahit Külebi

Birleşik Kelimeler: kasaba kurnazlığı

KASALAMA

[isim]

  • Kasalamak işi

KASATURA (Kelime Kökeni: İtalyanca cacciatora)

[isim]

  • Süngü gibi tüfeğin namlusu ucuna takılan veya bel kayışına asılı olarak taşınan bir bıçak türü

    Haydi yürü, dedikçe kasaturanın sırtını da yapıştırıyordu. - Etem İzzet Benice

KASADAR (Kelime Kökeni: İtalyanca cassa + Farsça -dār)

[isim]

  • Ticari kuruluşlarda kasada oturarak para alıp veren kimse

    Sonra daha dolgunca bir maaşla bir tütün şirketine kasadar oldu. - Reşat Nuri Güntekin

KASAP (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṣṣāb)

[isim]

  • Sığır, koyun gibi eti yenecek hayvanları kesen veya dükkânında perakende olarak satan kimse

    Kasapla barışıp kendini benimsetince belki de yanında çalıştırırdı. - Muzaffer Uyguner

  • Et satılan dükkân

[sıfat]

[mecaz]

  • Kan dökücü, hunhar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kasaptaki ete soğan doğranmaz
  • kasap, yağı bol bulunca gerisini yağlar

Birleşik Kelimeler: kasaphane, kasap havası

KASALANMA

[isim]

  • Kasalanmak işi

KASALAMAK

[-i]

  • Kasalara yerleştirmek

KASACI

[isim]

  • Veznedar, vezneci
  • Kasa yapan veya satan kimse

KASALANMAK

[nesnesiz]

  • Kasalara yerleştirilmek

KASABALI

[sıfat]

  • Kasaba halkından olan

    Park, benzersizliği ve en azından ilk oluşuyla kasabalılara övünç vereceğe benzemektedir. - Tarık Buğra

  • Kasabada yaşayan

MÜNAKASA (Kelime Kökeni: Arapça munāḳaṣa)

[isim]

[eskimiş]

  • Eksiltme