İçinde Karar Bulunan Kelimeler

İçinde KARAR olan 28 kelime bulunuyor. İçerisinde KARAR geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Karar kelimesinin anlamı nedir? Karar ile başlayan kelimeler. Karar ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

KARARLAŞTIRILMA21

14 Harfli Kelimeler

KARARLAŞTIRMAK19

13 Harfli Kelimeler

KARARLAŞTIRMA18

12 Harfli Kelimeler

TASHİHİKARAR21, KARARLAMADAN15

11 Harfli Kelimeler

KARARSIZLIK17, KARARLAŞMAK15, KARARTILMAK13

10 Harfli Kelimeler

KAVLÜKARAR18, KARARLAŞMA14, BETONKARAR13, KARARLILIK12, KARARTILMA12, KARARLAMAK11

9 Harfli Kelimeler

KARARINCA13, KARARLAMA10, KARARNAME10, KARARTMAK10

8 Harfli Kelimeler

KARARGAH16, KARARSIZ13, KARARTMA9, KARARMAK9

7 Harfli Kelimeler

KARAR11, BİKARAR9, KARARLI8, KARARMA8, KARARTI8

5 Harfli Kelimeler

KARAR5

KARAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳarār)

[isim]

  • Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı

    Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[hukuk]

  • Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm

    Yargıç kararı.

  • Bu yargıyı bildiren belge

    Mahkeme kararını aldı.

  • Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik
  • Değişmez olma

    Havanın hiç kararı yok.

  • Tam ölçüsünde, ne az ne çok

    Yemeğin tuzu karar.

[müzik]

  • Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karara bağlamak
  • karara kalmak
  • karar almak
  • karar altına almak
  • karara varmak
  • karar bulmak
  • kararında bırakmak
  • karar kılmak
  • karar vermek

Birleşik Kelimeler: kararname, bir karar, kavlükarar, nihai karar, orta karar, tashihikarar, ara kararı, arama kararı, gıyap kararı, görevsizlik kararı, göz kararı, hakem kararı, mahkeme kararı, takipsizlik kararı

KARARLI

[sıfat]

  • Kesin karar vermiş olan

    Hatta bu kararlı ve aceleci hâliyle katil suratlı kahveciyi ürkütmeyi başardığı bile söylenebilirdi. - İhsan Oktay Anar

  • Kararında direnen, kararını değiştirmeyen

    Eskiden çok kararlıyken şimdi gevşemiş gibi idi. - Memduh Şevket Esendal

  • Dengeli

Birleşik Kelimeler: kararlı dalga, kararlı denge

KARARMA

[isim]

  • Kararmak işi

    Hava kararmaya yüz tutunca, içine bir daralma geliyor çocuğun. - Ayşe Kulin

[sinema]

[televizyon]

  • Görüntülerin gittikçe kararıp görünmez duruma geçmesine dayanan bir noktalama türü

KARARTI

[isim]

  • Karaltı

    Ayın aksi içinden bir karartı geçiyordu. - Ömer Seyfettin

  • Kararmış yer, siyahlık

KARARTMA

[isim]

  • Karartmak işi

[askerlik]

  • Savaş durumunda düşman uçaklarından korunma amacıyla ışıkları örtme veya söndürme biçiminde alınan önlemlerin bütünü

    Karartma saati yaklaşıyordu, bir an önce evlerine varmalıydılar. - Erendiz Atasü

KARARMAK

[nesnesiz]

  • Rengi karaya dönmek, siyahlaşmak
  • Işık sönmek, kısılmak veya gücü azalmak

    Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı. - Peyami Safa

  • Ateş sönmeye yüz tutmak

[mecaz]

  • Kederlenmek, canı sıkılmak

[mecaz]

  • Niteliğini yitirmek

    Eşsiz hafızası sönüyor, sağduyusu kararıyordu. - Falih Rıfkı Atay

BİKARAR (Kelime Kökeni: Farsça bī + Arapça ḳarār)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Kararsız

KARARLAMA

[isim]

  • Kararlamak işi

[sıfat]

  • Karar verilerek yapılan, tahminî

[zarf]

  • Kararlayarak, tahminen

KARARNAME (Kelime Kökeni: Arapça ḳarār + Farsça nāme)

[isim]

  • Cumhurbaşkanının onayladığı hükûmet kararı

    Bir sabah bir kasabada uyanırsınız o gün bir kararname imzalanır, akşama bir şehirli olursunuz. - Üstün Dökmen

  • Bakanlar Kuruluna verilen yetkilere dayanarak alınan karar

    Hükûmetin çıkardığı kararnameden söz ediyorlar. - Necati Cumalı

  • Bu kararı bildiren resmî yazı

    Tayin ve terfi kararnameleri.

Birleşik Kelimeler: kanun hükmünde kararname

KARARTMAK

[-i]

  • Rengini karaya çevirmek, esmerleştirmek, siyahlaştırmak

    Güneş tenini karartmış.

  • Karanlık duruma getirmek

    Perdeler odayı kararttı.

  • Işığı kısmak veya örtmek

[mecaz]

  • Kötü bir duruma getirmek

    Seyahat onu yormuş ve karartmıştı. - Peyami Safa

KARARLAMAK

[-i]

  • Ölçü ve tartıya dayanmaksızın, gözle oranlayarak hesaplamak, tahmin etmek

    Şöyle bir hedefi kararladı ve tetiği çekti.

KARARIŞ

[isim]

  • Kararma işi

KARARLILIK

[isim]

  • Kararlı olma durumu, istikrar

    Başlangıçta birbirimize benzer iki çocukken o, kararlılıkla kendini korudu. - Reha Mağden

[kimya]

  • Boyanın zamanla özelliklerini değiştirmeme durumu

KARARTILMA

[isim]

  • Karartılmak işi

KARARTILMAK

[nesnesiz]

  • Karanlık duruma getirilmesini sağlamak

    Pencereler harp dolayısıyla karartılmış olduğundan müthiş bir karanlık içinde kalabalık kaynaşıyordu. - Sait Faik Abasıyanık