İçinde Kantar Bulunan Kelimeler

İçinde KANTAR olan 12 kelime bulunuyor. İçerisinde KANTAR geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kantar kelimesinin anlamı nedir? Kantar ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

KIZILKANTARON19

12 Harfli Kelimeler

MAVİKANTARON20

11 Harfli Kelimeler

KANTARCILIK16, KANTARLAMAK12

10 Harfli Kelimeler

KANTARLAMA11

9 Harfli Kelimeler

KANTARİYE11, KANTARLIK10

8 Harfli Kelimeler

KANTARCI12, KANTARLI9, KANTARMA9, KANTARON9

6 Harfli Kelimeler

KANTAR6

KANTAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳinṭār)

[isim]

  • Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç
  • Tartılacak kütle alttaki çengele takıldığında sarmal bir yaya bağlı olan ve normal olarak sıfırı gösteren bir okun, yanlarda gösterilmiş ağırlık birimleri hizasına gelmesiyle kütle ağırlığını belirleyen bir tür tartı aleti, el kantarı
  • Baskül

[eskimiş]

  • 56,452 kilogram ağırlığında veya kırk dört okkalık bir ağırlık ve sığa birimi

    İki kantar kireç.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kantara çekmek (veya vurmak)
  • kantarın topunu kaçırmak

Birleşik Kelimeler: kantar ağası, kantar kabağı, kantar kolu, kantar topu, kantarı belinde, el kantarı

KANTARLI

[sıfat]

[argo]

  • Çok ağır

    Yapabilse, bir an evvel kurtulmak isterdi bu kantarlı külfetten. - Elif Şafak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kantarlıyı savurmak

Birleşik Kelimeler: kantarlı küfür

KANTARMA

[isim]

  • Azılı atları zapt etmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç

    Gururu okşanılan bir erkek ise ağzına kantarma geçirilmiş bir küheylan kadar âcizdir, elinizde esirdir. - Hüseyin Cahit Yalçın

KANTARON (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Kızılkantarongillerden, hekimlikte kullanılan, sarı çiçekli, acı köklü, küçük bir bitki (Gentiana lutea)
  • Birleşikgillerden, sarı, mavi, kırmızı çiçekli türleri bulunan otsu bir bitki (Centaurea)

Birleşik Kelimeler: kızılkantaron, mavikantaron

KANTARLIK

[sıfat]

  • Kantar ölçüsünde olan

    İki kantarlık odun.

KANTARLAMA

[isim]

  • Kantarlamak işi

KANTARİYE (Kelime Kökeni: Arapça ḳinṭāriyye)

[isim]

[eskimiş]

  • Çarşıya, pazara getirilen şeylerden alınan tartı vergisi

KANTARLAMAK

[-i]

  • Kantarla ağırlığını ölçmek

[mecaz]

  • Düşünüp taşınmak

[mecaz]

  • Birini denemek, sınamak

KANTARCI

[isim]

  • Kantar yapıp satan kimse
  • Kantarda tartan kimse
  • Çarşıya, pazara getirilen şeyleri tartıp vergisini toplayan görevli

KANTARCILIK

[isim]

  • Kantarcının yaptığı iş

KIZILKANTARON

[isim]

[bitki bilimi]

  • Kızılkantarongillerin örnek bitkisi olan, 10-50 santimetre yüksekliğinde, kırmızı çiçekli, karşılıklı yapraklı, sap ve yaprakları hekimlikte kullanılan, iki yıllık otsu bir bitki (Eryhraea centaurium)

MAVİKANTARON

[isim]

[bitki bilimi]

  • Birleşikgillerden, baharda buğday tarlalarında mor renkli çiçekler açan bir bitki, belemir, peygamber çiçeği, acımık (Centaurea cyanus)