[-i]

• Kantarla ağırlığını ölçmek

[mecaz]

• Düşünüp taşınmak

[mecaz]

• Birini denemek, sınamak

[nesnesiz]

• Uçmaya başlamak

[mecaz]

• Çok sevinmek

  Nasıl coşuyor, nasıl kanatlanıyordu anlatırken. - Yusuf Ziya Ortaç

[isim]

• Amerikan tarihi ve kültürü ile uğraşan bilimci

[nesnesiz]

• Kanıtlama işi yapılmak, ispat edilmek

[-le]

[halk ağzında]

• Edindiği bir şeyi yeter bulmak, yetinmek, kanaat etmek

[isim]

• Kırıtkan olma durumu

  Hemen göze çarpan bir kırıtkanlık ve uysallık vardı. - Falih Rıfkı Atay

[isim]

• Kantincinin yaptığı iş

[nesnesiz]

[-den]

• Kıskanma işi yapılmak veya kıskanma işine konu olmak

[isim]

[hayvan bilimi]

• Kara tavukgillerden, böcek ve meyve ile beslenen küçük ötücü bir kuş (Saxicola)

[isim]

• Kanlandırmak işi

[-e]

[nesnesiz]

• Kanca ile tutulmak, kancaya takılmak

[isim]

[eskimiş]

[hukuk]

• Anayasa

[isim]

• Sırıtkan olma durumu

  Söz, suratı her zaman asabi bir sırıtkanlıkla gergin olan zayıf, uzun boylu bir efendiye verildi. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Yalıtkan olma durumu

[sıfat]

[eskimiş]

• Cennetlik