[isim]

• San

[isim]

[matematik]

• Sıvıları ölçmede kullanılan, bir desimetreküp hacminde ölçü birimi

[sıfat]

• Bu birimde bir kabın alabileceği miktarda olan

  Şimdi yedek iki litre kan var elimizde. - Necati Cumalı

[isim]

[kimya]

• Nitrik asit tuzu

[sıfat]

• Titreyen, lerzan

  O gece şu çinilerin üstünde titrek mum ışıkları kim bilir ne korkunç gölgeler koşturdu. - Ruşen Eşref Ünaydın

[sıfat]

[anatomi]

• Kalpte sol kulakçık ile sol karıncık arasında bulunan kapakla ilgili

[isim]

[dil bilgisi]

• Ton

[sıfat]

• Herhangi bir litre ölçüsünde sıvı alan

  İki litrelik şişe. Beş litrelik kap.

[isim]

[mineraloji]

• Doğal sodyum nitrat

[isim]

• Titremek işi

  Herkeste bir içlenme, bir acılanma, bir titreme vardı. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

• titreme gelmek

[isim]

• Titrek olma durumu

[isim]

[eskimiş]

• Sırası gelmişken söylenen söz

• Anlatıma eklenmesi istenen söz

[isim]

[mineraloji]

• Doğal amonyum nitrat

[sıfat]

• Temel maddesi nitrat olan

  Nitratlı patlayıcı madde.

• Nitrat emdirilmiş

  Nitratlı kâğıt.

[nesnesiz]

• Küçük ve hızlı salınım hareketleri yapmak

  Geçtiği yollarda, incecik ellerine, kahır görmüş köylülerin nasırlı elleri sarıldı, ninelerin dua ile titreyen dudakları dokundu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[-den]

• Kaslar hızlı küçük kasılmalarla sarsılmak

  Soğuktan mı titriyordum yoksa heyecandan, üzüntüden mi, bilmem. - Sait Faik Abasıyanık

• Ses kısık ve kesik çıkmak

  Gözleri fırlamış, dudakları morarmıştı, elleri titriyor, sedası titriyordu. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

• Çok üşümek

• Işığın aralıklı olarak gücü azalıp çoğalmak

[-den]

[mecaz]

• Birinden veya bir şeyden korkmak, korkuya kapılmak

[isim]

• Titretmek işi