[-i]

• Kilitlenmesini sağlamak

[nesnesiz]

• Kilitleme işi yapılmak

  Kapı Nihat'la Muazzez'in üstüne kilitlendi. - Peyami Safa

[teknik]

• Çalışmaz hâle gelmek

[mecaz]

• Fiziksel, ruhsal vb. nedenlerle hareket edemez, kıpırdayamaz duruma gelmek

  Kalbinin yırtıldığını, kilitlenen çenelerinin çatırdadığını, şakaklarının attığını duyardı. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

• Odaklanmak

[nesnesiz]

• Tiritleşmek

[sıfat]

• Yahudi karşıtı olan

[isim]

• Mukallit olma durumu, mukallidin işi

  Hatta bunlar arasında öyleleri vardır ki zamana ayak uydurmak, göze girmek ve külah kapmak için gâvur mukallitliğinde birbiriyle âdeta yarışa girişmişlerdir. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

[ekonomi]

• Verimlilik

[nesnesiz]

• Konuşmada, düşünce veya duyuştan gelen yumuşaklık ve sertlik özelliklerini belirtmek için tonları düzenlemek

[isim]

• Bitlisli olma durumu

[nesnesiz]

• Berkitme işine konu olmak

[isim]

• Eleştirmenlik

[nesnesiz]

[kimya]

• Oksijenle birleşerek oksit durumuna gelmek, yükseltgenmek

[isim]

• Taklitçi olma durumu

  Son yıllarda bütün geçiş devresinin taklitçiliği, çirkinliği arasında yeni bir Türk kızı örneği yetiştiğini görüyordu. - Halide Edip Adıvar

[isim]

• Eleştirmenlik

[isim]

[edebiyat]

• Şiir ve nesirde uyum sağlamak için söz başlarında ve ortalarında aynı ünsüzün veya aynı hecelerin tekrarlanması

[isim]

• Dinamitlemek işi