[isim]

• Baht açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olma durumu

  Aşk ile ikbal ile bahtiyar oldum diye / Hangi gafil sevinir, hangi şair yükselir? - Enis Behiç Koryürek

[tarih]

• Odalık

[eskimiş]

• İstek, arzu

  Çaya ikbal yok mu?

Ata Sözleri ve Deyimler

• ikbali sönmek

[isim]

[eskimiş]

• Talihsizlik, felaket

  Siyasi ikbal veya nikbet yellerine göre yön alan bir huy sahibi olduğunu bilirdim. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

• Düşkünlük

[sıfat]

[eskimiş]

• İyimser

  Zaten yaradılışı icabı çok nikbin bir gençti. - Hüseyin Cahit Yalçın

[isim]

• İyimserlik

[isim]

• Gelecek

  O kadar fırtınalı bir maziden sonra istikbalde söneceğinize inanmaktan uzağım. - Yahya Kemal Beyatlı

[eskimiş]

• Karşılama

  Salih Paşa'ya, uğrayacağı iskelelerde mutantan istikballer yapılması hakkında talimat verilmişti. - Atatürk

Ata Sözleri ve Deyimler

• istikbal etmek

[sıfat]

• Değerbilir

[sıfat]

[mecaz]

• İnatçı, bildiğinden dönmeyen, büyüklerinin sözünü dinlemeyen, boyun eğmeyen (kimse), dikkafalı

• Kurumlu (II)

  Dikbaşlı ve sözünü esirgemeyen bir insan olduğundan yükselmemişti. - Yahya Kemal Beyatlı

[isim]

• Değerbilirlik

[sıfat]

• İyilik gördüğü kimseye hainlik yapan, aldığı yardımı inkâr eden, nankör, tuz ekmek düşmanı

[isim]

• Dikbaşlı olma durumu, dikkafalılık

[isim]

[eskimiş]

• Saygınlık

[isim]

• İyilikbilmez olma durumu