[isim]

[eskimiş]

[hukuk]

• Müslüman bir erkeğin nikâh esnasında eşine vermeyi kabullendiği mal veya para

[isim]

• Hacıların örtündükleri dikişsiz bürgü

• Yün yaygı

• Hacca veya umreye giden Müslüman'ın dinî olarak yapılması yasak olmayan bazı şeyleri kendisine yasaklaması

[eskimiş]

• Yunanların, Romalıların, günümüzde de Berberilerin büründükleri geniş, beyaz, yünlü çarşaftan giysi

Ata Sözleri ve Deyimler

• ihrama girmek
• ihramdan çıkmak

[isim]

[eskimiş]

[fizik]

• Odak

[isim]

• Çıkarma, dışarıya atma

[ticaret]

• Yurt dışına mal satma

Ata Sözleri ve Deyimler

• ihraç etmek

[isim]

[eskimiş]

• Kazanma, elde etme, erişme

Ata Sözleri ve Deyimler

• ihraz etmek (veya eylemek)

[isim]

[ekonomi]

• Bir ülkenin ürettiği malları başka bir ülkeye veya ülkelere satması, dış satım

  Devletin ithalatı, ihracattan fazla olursa iflasa sürüklenir. - Cemil Meriç

[isim]

• Hindistan'da racadan daha büyük hükümdarlara verilen unvan

[isim]

[din bilgisi]

• Cami, mescit vb. yerlerde Kâbe yönünü gösteren, duvarda bulunan ve imama ayrılmış olan oyuk veya girintili yer

  Cennetten, cehennemden bahseden ihtiyar imamı, mihrabın yanındaki kürsüye çıkardı. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

• Umut bağlanan yer

  Bir mihrap istiyorum, önünde diz çökmeye. - Behçet Kemal Çağlar

[isim]

[eskimiş]

[felsefe]

• Çıkarsama

Ata Sözleri ve Deyimler

• istihraç etmek

[isim]

• İçindekiler

• Alfabetik sıralamalar için kullanılan, kenarında bütün harflerin yer aldığı not defteri

[eskimiş]

• Katalog

[isim]

• İhracatçı

• Hisse senedi, tahvil vb. kıymetli kâğıtları dış piyasaya satmaya yetkili kuruluş

[isim]

• İhracat işleriyle uğraşan kimse, dış satımcı, ihraççı

[isim]

• Fihristlemek işi

[nesnesiz]

• Fihriste geçirmek

[isim]

• İhracatçının yaptığı iş, dış satımcılık