[sıfat]

[eskimiş]

• Lahor'da yapılan (bir tür şal kumaşı), lahuri

  Hasan lahuraki kumaştan bir entariyi Fatma Hanım'a uzattı. - Osman Cemal Kaygılı

[isim]

• Hurma ağacı çok olan yer

  Etraftaki hurmalıkta oturan taşralı halkın yekûnu da dört, beş bin kişiyi bulur. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]

[eskimiş]

• Temiz duygulu, içten

[isim]

[mecaz]

• Dalkavuk

[sıfat]

[hukuk]

• Tüzel

[isim]

• Sahurda yenecek şeyler

  Naciye Hanım, her akşam iftarlığını, her gece sahurluğunu değirmi bir tepsinin içine kor, ayaklarının ucuna basarak musluğun yanına bırakırdı. - Ömer Seyfettin

[sıfat]

• Sahurda yemeye elverişli

[isim]

• Hurda yığını

• Hurdanın atıldığı yer

[isim]

• Huylanmak işi

  İlk girip çıktığım yere karşı mutlaka böyle bir huylanma ve irkilme krizine tutuluyordum. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

• Bitki yetiştirmede kullanılan tane, çekirdek, kök, sap vb.nin bütünü

• Tohum saklanan yer

  Patates tohumluğu.

[sıfat]

• Tohum için ayrılan

  Tohumluk buğday.

[isim]

• İçinde tütsü için kullanılan maddeler yakılan kap, buhurdan

[sıfat]

[eskimiş]

• Mutlu

Ata Sözleri ve Deyimler

• berhudar ol!

[isim]

[eskimiş]

• Bilinmeyen, anlaşılmayan şeyler, meçhuller

[isim]

[eskimiş]

• Buhurluk

  Dağıtır gülleri boşlukta hava / Ve buhurdanda tüter amberler - Arif Nihat Asya

[isim]

[eskimiş]

• Giriş ücreti

  On kuruş duhuliyeyi toslayıp o da içeri girdi. - Haldun Taner

[isim]

• Huylanma işi

[sıfat]

• Nohudu olmayan