[sıfat]

[din bilgisi]

• Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı

• Kurallara, geleneklere uygun

[zarf]

• Kurallara, geleneklere uygun olarak

  Helal kazanılmış para.

[isim]

[mecaz]

• Nikâhlı eş

Ata Sözleri ve Deyimler

• helal etmek
• helal olmak
• helal olsun
• helal süt emmek

[isim]

• Ham ipekten dokunmuş bürümceğe pamuk ipliği katılarak elde edilen kumaş

[sıfat]

[eskimiş]

• Bu kumaştan yapılmış

  Başta abani sarık, tende helalî gömlek. - Mehmet Akif Ersoy

[sıfat]

• Nikâhlı (eş)

  Merasim böyle bitince nikâhlım, başındaki örtüyü utanarak usulca kaldırdı zira artık helallimdi. - Refik Halit Karay

[isim]

[eskimiş]

• Nikâhlı eş

• Helal olan şey

Ata Sözleri ve Deyimler

• helalliğe almak
• helallik dilemek
• helallik vermek

[zarf]

• Helal edilerek, gönül hoşluğu ile

[isim]

• Helalleşmek işi

[isim]

[eskimiş]

• Nikâhlı bir ana ve babadan doğmuş kimse

[mecaz]

• Doğruluktan ayrılmayan, helal süt emmiş kimse

[-le]

• Alışverişte veya ayrılma sırasında hakkını birbirine bağışlamak

  Gözyaşları içinde helalleşmişlerdi kâhyasıyla. - Ayşe Kulin

[sıfat]

• Yapılmış bir iyilikten, yardımdan söz edilirken buna pişman olunmadığını anlatmak için söylenen helalühoş olsun cümlesinde geçen bir söz