[sıfat]

• Yaşama gücüyle dolu, canlı

  O kadar genç, o derece hayatiyetli ki gelecek yıllar kendisine tehlikeli görünmemektedir. - Refik Halit Karay

[zarf]

• Sonunda

[nesnesiz]

• Defedilmek, dehlenmek

[isim]

• Seçmeli olma durumu

[hukuk]

• Seçme hakkı

[isim]

[eskimiş]

• Hayal kırıklığı

  Fahim Bey böyle birçok heyecanlar geçirdiği hâlde işinin reddolunmasından büyük bir sukutuhayale uğrayarak ümidini kaybetmiyor. - Abdülhak Şinasi Hisar

[sıfat]

[eskimiş]

• Hayalci

  Hiç tecrübesi olmayan, yaşı küçük, fazla hayalperest bir çocuğa bunlar nasıl anlatılabilir? - Peyami Safa

[nesnesiz]

[-le]

• Pazarlıkta anlaştıktan sonra birbirlerine hayır dilemek

[nesnesiz]

[-le]

• Karşılıklı haykırmak

  Denize bir konup bir kalkan martılar yüksekten avlarına bakarak haykırışırlar. - Attila İlhan

[sıfat]

• Değeri, saygınlığı olmayan

• Onursuz

[isim]

• Haylazlaşmak durumu

[isim]

• Hayırsız olma durumu

[nesnesiz]

• Acınmak, üzülmek, yerinmek, esef etmek

  Selanik'i Türk elinde görebilecek miyim? diye hayıflanıyordu. - Falih Rıfkı Atay

[isim]

• İnsanlık erdemlerini yitirme, kabalaşma

[sıfat]

[eskimiş]

• Hayalci

  Şair, âlim, mütefennin, feylesof, mutasavvıf ve kabalist olduğu kadar hayalperverdi. - Ömer Seyfettin

[isim]

• İyilik isteme durumu

  Onun, alçak gönüllülük ve hayırhahlık taşan yüzünü görünce hayatın bir çıkar yarışması olmadığına iman getirirdiniz. - Haldun Taner