İçinde Har Bulunan 6 Harfli Kelimeler

İçerisinde HAR olan 6 harfli 27 kelime bulunuyor. İçinde HAR olan 6 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Har ile başlayan 6 harfli kelimeler. har ile biten 6 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

HUNHAR15, HARNUP15, HARAŞO14, HARÇLI14, HARTUÇ14, KAHHAR14, MAZHAR14, HARAZA13, HARİCİ13, ZİNHAR13, HARTUM12, HARABE12, HARABİ12, HARDAL12, AHARLI11, HARAMİ11, HARANI11, HARMAN11, HARARE10, HAREKE10, HAREKİ10, HARELİ10, HARİKA10, HARİTA10, HARLAK10, HARRAN10, NEHARİ10

HAREKE (Kelime Kökeni: Arapça ḥareke)

[isim]

  • Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde üstüne ve altına konulduğu ünsüzlerin birer ünlü ile okunmasını sağlayan işaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hareke koymak

HAREKİ (Kelime Kökeni: Arapça ḥarekī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Hareket durumunda, devinim durumunda olan, devinimsel

HARELİ

[sıfat]

  • Haresi olan

    Elinde şampanya bardağı, dişlerinin arasında bir sap karanfil, hareli gözleri süzgün. - Attila İlhan

HARİKA (Kelime Kökeni: Arapça ḫāriḳa)

[sıfat]

  • Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran

    Türk tarihi harikalarla doludur.

[mecaz]

  • Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel

    Harika fikir doğrusu, kim akıl ettiyse iyi akıl etmiş. - Attila İlhan

[ünlem]

  • `Güzel` anlamında kullanılan bir söz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • harikalar yaratmak

HARİTA (Kelime Kökeni: Arapça ḫarīṭa)

[isim]

[coğrafya]

  • Coğrafya, tarih, dil, nüfus vb. konularla ilgili yeryüzünün veya bir parçasının, belli bir orana göre küçültülerek düzlem üzerine çizilen taslağı

    Gelecek asırları tarihe bırakalım /Biz şimdi haritadan geçmişlere bakalım - Faruk Nafiz Çamlıbel

Ata Sözleri ve Deyimler

  • haritadan silinmek
  • haritada olmak

Birleşik Kelimeler: fiziki harita, siyasi harita, topoğrafik harita, deniz haritası, hava haritası, nirengi haritası, topoğrafya haritası, yağış haritası, yol haritası

HARLAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Harıltı ile akan su, çağlayan

HARRAN

[isim]

  • Şanlıurfa iline bağlı ilçelerden biri

NEHARİ (Kelime Kökeni: Arapça nehārī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Gündüzlü

    En arka sırada, derslerde nadiren gözüken bir nehari talebe yalnız başına oturuyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]

  • Gündüzlü olarak

AHARLI

[sıfat]

  • Üzerine ahar sürülmüş olan

    Aharlı kâğıt.

HARAMİ (Kelime Kökeni: Arapça ḥarāmī)

[isim]

[eskimiş]

  • Hırsız, haydut, eşkıya

    Olur mu canım, bu kudurmuş, şehirde, bunca haraminin ortasında nasıl yalnız kalır Suat, nasıl bensiz yaşar! - Attila İlhan

HARANI

[isim]

[halk ağzında]

  • Büyük tencere

HARMAN (Kelime Kökeni: Farsça ḫirmen)

[isim]

  • Biçildikten sonra tahıl demetlerinin üzerinden düven geçirilerek tanelerin başaklarından ayrılması işi
  • Bu işin yapıldığı yer veya mevsim

    Çocuğum başka çocuklarla beraber harmanda düvene binmiş dönüyor. - Reşat Nuri Güntekin

  • Birçok çeşitten birer parça alıp yeni birleşim oluşturma işi

    Çay harmanı. Tütün harmanı.

  • Selüloz açılması aşamasından başlayıp kâğıt veya karton sayfasının meydana gelmesine kadar kullanılan bir veya birkaç kâğıt hamuru ile diğer malzemelerin meydana getirdiği sulu süspansiyon
  • Herhangi bir şeyin toplu hâlde bulunduğu, işlendiği veya satıldığı yer

[mecaz]

  • Herhangi bir şeyin çok bulunduğu yer

    Yiğidin harman olduğu yer.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • harman çevirmek
  • harmanda dirgen yiyen sıpa, yılına kadar acısını unutmaz
  • harman döven öküzün ağzı bağlanmaz
  • harman dövmek
  • harman dövmek keçinin işi değil
  • harman etmek (veya yapmak)
  • harmanı kaldırmak
  • harman savurmak
  • harman sonu dervişlerindir
  • harman yakarım diyen orağa yetişmemiş
  • harman yel ile, düğün el ile

Birleşik Kelimeler: harmandalı, harman sonu, harman yeri, tuğla harmanı

HARABE (Kelime Kökeni: Arapça ḫarābe)

[isim]

  • Yıkılmış veya yıkılmaya yüz tutmuş yapı, yıkı

    Cadde açılmadan evvel mutabıklarının harabeleriyle henüz bir duvarı duruyordu. - Asaf Halet Çelebi

  • Kalıntı

    Harabeyi dolaşırken ara sıra perişan kalabalıklara rast geliyoruz. - Falih Rıfkı Atay

HARABİ (Kelime Kökeni: Arapça ḫarābī)

[sıfat]

  • Meyhaneye giden, âlemci

    Ne harabiyim ne harabati / Kökü mazide olan atiyim - Yahya Kemal Beyatlı

HARDAL (Kelime Kökeni: Arapça ḫardal)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Turpgillerden, 100-150 santimetre yüksekliğinde, sarı çiçekli, deriyi yakıcı nitelikte olan ve tohumu hekimlikte kullanılan, tadı acı ve bir yıllık bir bitki (Brassica nigra)
  • Bu tohumun toz durumuna getirilmiş veya sirke ile karıştırılarak yapılmış macunu

    Sofra hardalı.

Birleşik Kelimeler: hardal gazı, hardal rengi, hardal yakısı, akhardal, sarımsak hardalı