[isim]

• Harekelemek işi

[nesnesiz]

• Kımıldadıkça üzerinde parlak çizgiler görünmek, dalgalanmak, menevişlenmek

  Şimdi kızarıyor, şimdi bozarıyor, renk renk hareleniyordu. - Halikarnas Balıkçısı

[nesnesiz]

• Hayvan huysuzlanmak, huysuzluk etmek

[isim]

• Harmanlamak işi

[isim]

[bitki bilimi]

• Turpgillerden, çiçekleri etli ve tanecikli bir görünüşte olan, yaprakları lahana yaprağına benzeyen, sebze olarak kullanılan bir bitki (Brassica oleracea botrytis)

[sıfat]

• Eşi görülmemiş, şaşkınlık yaratıcı, olağanüstü

  Elimde büyük bir şairin harikulade kitabı var. - Ahmet Haşim

• Büyük bir hayranlığa yol açan, olağanüstü

[sıfat]

[eskimiş]

• Hareketli

• İşleyen, çalışan

  Benzinle müteharrik. Buharla müteharrik.

[sıfat]

• Hareket etmeyen, yerinden kımıldamayan, durgun, durağan

  Başını kaldırmaksızın hep aynı durumda sessiz ve hareketsiz. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[nesnesiz]

• Gürültüyle ve sürekli olarak akmak

• Yanmak

• Çalışmak

[isim]

[müzik]

• Ege bölgesinde oynanan bir tür zeybek oyunu

• Bu oyunun müziği

[argo]

• Sarhoş

  Baktı ki harmandalıyım, çık dedi, yarın akşam gel; sayılıdır sarhoşluğum benim. - Rıfat Ilgaz

[isim]

[eskimiş]

[askerlik]

• Kurmay

[isim]

• Harcanılmak işi

[isim]

• Harcatılmak işi

[sıfat]

• Beceriksiz

[isim]

[eskimiş]

• Erişme, elde etme

  Her şeyde olduğu gibi her nesilden birkaç kişi bu umumi mazhariyetin üstüne çıkar. - Ahmet Hamdi Tanpınar