[isim]

[tarih]

• Mehter takımı

• Bu takımın bulunduğu yer

[isim]

• Ham maddeleri işleyerek piyasaya çıkacak duruma getiren iş yeri, yapımevi

[isim]

[tarih]

• Yoksullara ve öğrencilere yiyecek dağıtmak için kurulmuş hayır kurumu, imaret

  Gönlü o kadar geniş imiş ki sair yoksullar gibi imarethaneden bir tas çorba içmeyi dahi açgözlülük sayarmış. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

• Kahve, kahvehane

  Burasını otel mi zannettin, kıraathane mi? - Sait Faik Abasıyanık

[eskimiş]

• Müşterilerinin okumaları için gazete, dergi ve kitap bulunduran geniş, temiz ve iyi döşenmiş kahvehane

[isim]

[eskimiş]

• Mantarların işlendiği yer

[isim]

• Hanende olma durumu, şarkıcılık, okuyuculuk

[eskimiş]

• Kaynak işleri yapılan yer

[isim]

[eskimiş]

• Cüzzamlıların yerleştirildikleri yer

[isim]

• Hanedandan olma durumu

  Osmanlı hanedanlığı.

[isim]

• Yüksek rütbeli kimselerin evi

• Mutlu ve huzur içinde yaşanılan yer

[isim]

[eskimiş]

• İçinde bulunanların çalışmaya karşı isteksiz davrandıkları yer

[isim]

[eskimiş]

[din bilgisi]

• Tapınak

[isim]

• Patriğin görev yaptığı bina

  Dimitro'nun babası patrikhanede memurdu. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

[eskimiş]

[edebiyat]

• Terkibibentte vasıta beytinden önceki beyitlerin oluşturduğu bent

[isim]

• Tuvalet

  Koridorda kimselerin bulunmamasına sevindim ve süratle abdesthaneye yürüdüm. - Kemal Bilbaşar