[sıfat]

• Yürürlükte bulunan, geçerliği olan, kullanılan

  Geçer para.

• Beğenilen, makbul, mergup

• Geçme özelliği olan

[isim]

• Geçer not

  Türkçe dersinden geçer almışım.

[sıfat]

[hukuk]

• Yürürlükte olan, uygulanan, meri, muteber

[mecaz]

• Beğenilen, tutulan

  Söylediklerim kuşkusuz genel anlamda geçerli. - Adalet Ağaoğlu

[isim]

• Yürürlükte olma, değerini sürdürme durumu, revaç, valör

  Bu para geçerlikten kaldırıldı.

• Sürümü olma durumu

  Bu malın geçerliği kalmadı.

[isim]

• Geçerli olma durumu, geçerlik

[felsefe]

• Bir kavramın, bir yargının, mantıksal olarak onaylanabilir olması

[isim]

• Geçerlemek işi, konfirmasyon

[-i]

• Geçerliğini sağlamak, onaylamak, konfirme etmek

[isim]

• Geçerletmek işi

[-i]

• Geçer duruma getirtmek

[sıfat]

• Yürürlükten çıkarılmış, hükümsüz

  Bu yasa geçersizdir.

[sıfat]

[mecaz]

• Toplum tarafından kabul edilen, hemen herkesçe benimsenen

  Diyelim, şairlerin ince yapılı, bilim insanlarının dalgın olduğu yolundaki genelgeçer değer yargılarını bağrınıza basmışsınız. - Tomris Uyar

[isim]

• Geçersiz olma durumu, hükümsüzlük

[isim]

• Yazılı, bilgi ve belgelerin telefon sistemi vasıtasıyla bir yerden bir yere iletilmesini anında sağlayan araç, belgeç, faks

[isim]

• Genelgeçer olma durumu

[isim]

• Belgegeçerlemek işi

[isim]

• Geçersiz duruma düşme