[isim]

• Genellikle kuşlarda ağzın bir uzantısı durumunda olan, biçim ve büyüklüğü değişik, boynuz yapısında, katı ve çıkıntılı organ

  Kuşların boyu ağacın boyuyla hemen hemen aynıydı, gagaları üst dallara değiyordu. - Adalet Ağaoğlu

[argo]

• Ağız

  Gaganı kapa!

Ata Sözleri ve Deyimler

• gagasından yakalamak

[sıfat]

• Gagası olan

[isim]

[denizcilik]

• Gagaburun

[isim]

• Gagalamak işi

[-i]

• Kuş, gagasıyla yemi toplamak

• Kuş, gaga ile vurup ısırmak

[mecaz]

• Azarlamak, hırpalamak

  Zavallıları suya gitmesinler diye az mı gagalamıştı. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

• Gagalanmak işi

  Hakikaten acının, korkunun, zulüm görmenin, dayak yemenin, gagalanmanın, didiklenmenin pek başka bir lezzeti var. - Ömer Seyfettin

[sıfat]

• Gagayı andıran, gagaya benzeyen, gaga gibi

[nesnesiz]

• Gagalama işi yapılmak

[mecaz]

• Azarlanmak, hırpalanmak

[isim]

[denizcilik]

• Baş bodoslaması gagayı andırır biçimde yapılmış ticaret yelkenlisi, gagalı

[isim]

• Gagalaşmak işi

[isim]

[bitki bilimi]

• Sardunyagillerden, tohumlarının ucunda turna gagasına benzer ince uzun bir uç bulunan, yaprakları güzel kokulu bir bitki, dönbaba (Geranium robertianum)

[nesnesiz]

[-le]

• Kuşlar birbirini gagalamak

• Birbirini gagalayarak oynaşmak

[isim]

• Bir çizimin oranları bozulmadan daha küçük veya daha büyüğünün çizilmesi için kullanılan araç

[isim]

• Büyük çoğunluğu Moldova'da, az bir kısmı Deliorman, Dobruca, Beserabya ve Ukrayna'da oturan Ortodoks Türk halkı veya bu halktan olan kimse

[isim]

• Açık turuncu renk

[sıfat]

• Bu renkte olan

[isim]

• Gagavuz Türkçesi

[sıfat]

• Bu Türkçeyle yazılmış olan