[isim]

• Biçim, şekil

• Öğrencilerin, sporcuların, bazı mesleklerde çalışanların giydikleri, bağlı bulundukları okul, spor kulübü veya meslekleri belirten tek tip giysi

• Tek kâğıt tabaka üzerine basılan on altı sayfalık kırılmış kitap parçası

  Forma başında olduğu için sık sık aynı yerinden açılan kitabın o cümlesine tesadüf etti. - Peyami Safa

[isim]

[bilişim]

• Biçim (II)

[sinema]

[televizyon]

• Boyut

Ata Sözleri ve Deyimler

• format atmak (veya çekmek)

[isim]

[hukuk]

• Yerine getirilmesi kanunca zorunlu kılınan işlem

  Dedim ya, bir miras davasının formaliteleriyle hiçbir alakam yok. - Nazım Hikmet

[mecaz]

• Önem verilmediği hâlde bir zorunluluğa bağlı olarak yapılan biçimsel davranış

  Bir iki formalite sualinden sonra taburcu edilen birkaç çocuk... - Reşat Nuri Güntekin

[sıfat]

• Forma yapmak için ayrılmış, forma yapmaya uygun

  Formalık kumaş.

• Herhangi bir sayıda forması olan

  Kitap dediği tek formalık şeylerdi. - Necati Cumalı

[sıfat]

• Bilgisayarda kullanılabilir duruma getirilmiş

• Bilgisayarda zararlı ögelerden temizlenmiş (disket)

[isim]

• Bilişim

[sıfat]

• Biçimci

• Bürokrat

[isim]

• Aynı işi yapanların giydikleri, tüzükle belirtilmiş, bir örnek giysi

• Silahlı kuvvetlerin resmî giysisi

  Kusursuz asker üniforması içinde zeki ve duygulu bir yüzü vardı. - Halide Edip Adıvar

[sıfat]

• Formalitesi olan

[isim]

• Formatlamak işi

[-i]

• Biçimlendirmek

[sıfat]

• Üniforması olan, üniforma giymiş olan (kimse)

  Ertuğrul yatına bir muş yaklaştı. O muştan redingotlu asker üniformalı birçok paşalar çıktılar. - Yahya Kemal Beyatlı

[zarf]

• Üniforma giyerek

[isim]

[felsefe]

• Biçimcilik

[isim]

• Biçimlenme

[eğitim bilimi]

• Yetişim

[isim]

• Özellikle resmî işlerde yöntemlere, tüzüklere sıkı sıkıya bağlanıp işlerin yürümesini güçleştiren kimse

[sıfat]

[mecaz]

• Biçimci

[sıfat]

[mecaz]

• Bir işi olduğundan fazla abartan, kurallara gereğinden fazla bağlı olan