İçinde Fas Bulunan Kelimeler

İçinde FAS olan 36 kelime bulunuyor. İçerisinde FAS geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Fas ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

FASULYEGİLLER27

12 Harfli Kelimeler

GÜNDÜZSEFASI34, YEŞİLFASULYE27

11 Harfli Kelimeler

AKŞAMSEFASI24

10 Harfli Kelimeler

VEFASIZLIK28, GECESEFASI26, FASULYEMSİ22, KAFASIZLIK22

9 Harfli Kelimeler

FASILASIZ22, FASSALLIK18, FASLETMEK17

8 Harfli Kelimeler

MUNFASIL18, MUFASSAL18, FASILALI17, FASLETME16

7 Harfli Kelimeler

VEFASIZ24, ŞİFASIZ21, SEFASIZ19, KAFASIZ18, FASULYE17, FASARYA16, FASİKÜL16, NEFASET14

6 Harfli Kelimeler

FASSAL14, FASONE14, FASILA14, FASİLE13

5 Harfli Kelimeler

FASİH16, FASIK13, FASIL13, FASLI13, FASON13, FASET12, FASİT12, FASKA12

3 Harfli Kelimeler

FAS10

FASET (Kelime Kökeni: Fransızca facette)

[isim]

  • Baskı işlerinde harf ve satırları formada tutmak ve sıkmak için kullanılan kama
  • Dişin ön yüzüne estetik amaçla yapılan kaplama

FASİT (Kelime Kökeni: Arapça fāsid)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Kötü, bozuk

    Fasit fikir.

  • Ara bozucu, fesat çıkaran, müfsit

    Fasit adam.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fasit olmak

Birleşik Kelimeler: fasit daire

FASKA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Kundak çocuklarının beline, zıbının üzerinden sarılan geniş sargı

FASİLE (Kelime Kökeni: Arapça faṣīle)

[isim]

[eskimiş]

[biyoloji]

  • Familya

    Hepsi de bu asrın bir nevi insan fasilesine mensuptular. - Peyami Safa

FASIK (Kelime Kökeni: Arapça fāsiḳ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Allah'ın emirlerini tanımayan, sapkın, günah işleyen
  • Kötülük eden, fesatçı

FASIL (Kelime Kökeni: Arapça faṣl)

[isim]

  • Bölüm, kısım, devre

    Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu. - Peyami Safa

  • Dönem, devre

    Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç - Yahya Kemal Beyatlı

  • Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olay

    Fazla olarak arada bir patronu çekiştirmek, dedikodu yapmak faslı da kapanacak. - Halide Edip Adıvar

[ekonomi]

  • Bütçede ayrı ayrı gösterilen bölümler

[müzik]

  • Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi vb. parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi

    Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış. - Attila İlhan

[tiyatro]

  • Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna

[eskimiş]

[tiyatro]

  • Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü

Birleşik Kelimeler: fasıl heyeti, fasletmek, aslı faslı

FASLI

[isim]

  • Fas halkından veya bu halkın soyundan olan kimse

FASON (Kelime Kökeni: Fransızca façon)

[isim]

  • Kesim

[ticaret]

  • Malzemesi marka sahibi tarafından karşılanarak başka bir firmaya yaptırılan mal, fason mal

Birleşik Kelimeler: fason imalat, fason mal, fason üretim

NEFASET (Kelime Kökeni: Arapça nefāset)

[isim]

[eskimiş]

  • Nefis olma durumu

    Yemekler her günküne üstün bir nefasete ermiş. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Kıymetli olma durumu

Birleşik Kelimeler: nefaset bedeli

FASSAL (Kelime Kökeni: Arapça faṣṣāl)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Karalamacı

    Gayet fassal, dedikoducuydu da. - Refik Halit Karay

FASONE (Kelime Kökeni: Fransızca façonné)

[isim]

  • Çözgü veya atkının kumaş yüzeyi üzerinde, kendiliğinden bir desen oluşturduğu her tür kumaş
  • Bu tür kumaşları oluşturan desen örneği

FASILA (Kelime Kökeni: Arapça fāṣila)

[isim]

  • Aralık, ara, kesinti

    Ancak bir iki saat uyuyabildiğim o gecenin sabahında mersiyemi ilk defa çocuklarıma hıçkırık fasılaları arasında okudum. - İbrahim Alâeddin Gövsa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fasıla vermek

FASLETME

[isim]

  • Fasletmek işi

FASARYA (Kelime Kökeni: Rumca)

[sıfat]

[argo]

  • Boş, anlamsız (söz)
  • İşe yaramaz, yeteneksiz

    Öylesine fasarya, semt takımında bile yer alamaz, her zaman yedek dururdu. - Haldun Taner

FASİKÜL (Kelime Kökeni: Fransızca fascicule)

[isim]

  • Büyük eserlerin ayrı ayrı bölümler hâlinde yayımlanan parçalarından her biri, cüz