[bağlaç]

• Şart anlamını güçlendirmek için şartlı cümlelerin başına getirilen kelime, şayet

  O zaman inandığım gibi / Sahiden bir öbür dünya varsa eğer - Cahit Sıtkı Tarancı

[bağlaç]

• Bilinmeyen, farkında olunmayan bir durum için kullanılan bir söz, meğerse, oysa, oysaki

  Evinin şaşmaz düzenine, sürekli durgunluğuna meğer ne de alışmış? - Attila İlhan

[isim]

• Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet

  İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor. - Halikarnas Balıkçısı

• Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, bedel, kıymet, paha, valör

  Bildiği bütün Fransızcayı toparlayarak vitrindeki kravatın değerini sordu. - Nazım Hikmet

• Üstün nitelik, meziyet, kıymet

• Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse

  Bence ziyan olmuş, eski deyimiyle heder olmuş bir değerdir. - İhsan Oktay Anar

[felsefe]

• Kişinin isteyen, gereksinim duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey

[matematik]

• Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı

• Bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi ögelerin bütünü

  Edebiyat, sanat, fikir, ilim ve başlıca değerlerimize toptan bir bakış lütfeder misiniz, efendim! - Ahmet Kabaklı

Ata Sözleri ve Deyimler

• değer biçmek
• değer vermek

[bağlaç]

[eskimiş]

• İstek veya emir kipinde olan ve biri diğerini engelleyecek durumda bulunan iki cümleyi birbirine bağlayan bir söz

  Bu iş bitmeyecek meğerki siz de yardım edesiniz.

[sıfat]

• Değeri olan veya değeri yüksek olan, kıymetli, kıymettar

  Bu defaki gidişimizde, eşyamızın arasında taç gibi değerli bir parça da vardı. - Ayla Kutlu

[bağlaç]

• Meğer

  Meğerse bana öğretilen o kısa ve sade cümlenin ne sihirli, ne kerametli, ne müthiş bir tesiri varmış. - Refik Halit Karay

• Türk alfabesinin beşinci harfinin adı, okunuşu

[isim]

• Değeri olma durumu, kıymetlilik, kıymettarlık

[isim]

• Değerlemek işi

• Değer biçme, bir malın değerini belirleme, valüasyon

[isim]

• Değerlenmek işi, kıymetlenme

[-i]

• Değer belirtmek

[nesnesiz]

• Değer kazanmak, değeri artmak, değer sağlamak, kıymetlenmek

[sıfat]

• Değeri olan şeyleri, kimseleri koruyan veya sayan, iyilikbilir, kadirbilir, kadirşinas (kimse)

[sıfat]

• Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz

  Peki öyleyse neden söz vermeyi değersiz bulmuşuz? - Nermi Uygur

[isim]

• Değerlenme işi