[isim]

• Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik

  Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım - Mehmet Akif Ersoy

[sıfat]

• Öncesiz

[mecaz]

• Eski

  Bu kitap ezelî bir imkânsızlığı anlatıyor. - Peyami Safa

[sıfat]

• Meze yapılmaya elverişli, meze olarak kullanılan

[isim]

• Meze olarak yenilen şey

  Mezelik almaya gitti.

[sıfat]

• Bezesi olan

[halk ağzında]

• Bezeği olan, bezekli

[isim]

[eskimiş]

• Alçalma, aşağılaşma

[isim]

• Rezelemek işi

[isim]

[eskimiş]

• Şaka, alay, mizah

[edebiyat]

• Bir şiiri veya şiir parçasını şakalı bir anlatıma çevirme

[-i]

• Reze ile kapamak

  Cebinden çıkardığı yassı uçlu bir demiri söve ile çerçevenin arasına sokarak camı da yukarı sürdü ve rezeledi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[isim]

[eskimiş]

• Aşağılanma

  Tezellüle alışamayanların, kendi kalabalığımız içinde kımıldaması, nefes alması, daha uzun müddetler mümkün olmayacaktır. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[zarf]

• Çabucak

  Bilhassa toprak ve silah meselelerinin bir düzene konmasını, hem de tezelden istediler. - Fikret Otyam

[isim]

• Bezelemek işi

[isim]

[bitki bilimi]

• Baklagillerden, yurdumuzun her yanında yetiştirilen, fasulyeye benzer, tırmanıcı bir bitki (Pisum sativum)

• Bu bitkinin yuvarlak tanesi

[-i]

[halk ağzında]

• Hamur topağı yapmak

[isim]

• Gezelemek işi

• Gelin ve damadın düğünden sonra akrabalarına yaptıkları ziyaret

[isim]

[eskimiş]

• Sarsılma, sallanma