İçinde Esm Bulunan Kelimeler
İçinde ESM olan 37 kelime bulunuyor. İçerisinde ESM geçen kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Esm ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
14 Harfli Kelimeler
ESMERLEŞTİRMEK20,
13 Harfli Kelimeler
ESMERLEŞTİRME19, RESMİLEŞTİRME19
12 Harfli Kelimeler
ESMAYIŞERİFE26
11 Harfli Kelimeler
ESMAYIHÜSNA23, ESMERLEŞMEK17, RESMİLEŞMEK17
10 Harfli Kelimeler
RESMİGEÇİT19, BESMELESİZ18, GAYRİRESMİ18, ESMERLEŞME16, RESMİLEŞME16, RESMİKABUL15
9 Harfli Kelimeler
AKÇAKESME14, ESMERİMSİ13, RESMETMEK12
8 Harfli Kelimeler
RESMİYET12, RESMETME11, ESMERLİK10, KESMELİK10, KESMİKLİ10, RESMİLİK10
7 Harfli Kelimeler
ESMERCE12, KESMECE12, BESMELE11, TESMİYE11
6 Harfli Kelimeler
KESMEK8, KESMİK8, RESMEN8
5 Harfli Kelimeler
MESMU9,
4 Harfli Kelimeler
ESME6, ESMA6
ESME
-
Esmek işi
Meltemin esmeye başladığı güneyden yavaş yavaş rüzgârsız ölü dalgalar sallana sallana gelmeye koyuldu. - Halikarnas Balıkçısı
ESMA (Kelime Kökeni: Arapça esmāʾ)
- Adlar, isimler
Ata Sözleri ve Deyimler
- esmayı üstüne sıçratmak
Birleşik Kelimeler: esmayıhüsna, esmayışerife
ESMEK
-
Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak
İki üç günden beri sert bir kış rüzgârı esiyor. - Ahmet Haşim
-
Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek
Bu yolculuk size nereden esti?
Ata Sözleri ve Deyimler
- esip gürlemek
ESMER (Kelime Kökeni: Arapça esmer)
- Siyaha çalan buğday rengi
-
Kurşuni renk
Sazlı köyü ayaklandığı zaman gökyüzü daha esmerdi ve ayaz insanın yüzünü ısırıyordu. - Tarık Buğra
-
Bu renkte olan
Esmer yüzünün hafifçe kızardığını, gözlerinin garip bir ışıkla yanmaya başladığını görüyoruz. - Esat Mahmut Karakurt
-
Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan (kimse), yağız
Bir düğün dansında ayaklarının pırıltısını seyrettiği esmer kızla evlendi. - Halikarnas Balıkçısı
Ata Sözleri ve Deyimler
- esmere al bağla, karşısına geç ağla
Birleşik Kelimeler: esmer amber, esmer buğday, esmer küf, esmer küfler, esmer su yosunları, esmer şeker, esmer un, barut esmeri
KESME
-
Kesmek işi
Bir dönem, içkiyi haftalarca tamamen kesmeyi başardığım için, ondan sonra içtiğim her kadeh, bir adım gerilemek demekti. - Elif Şafak
- Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas
-
Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan
Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat. - Refik Halit Karay
-
Kesin, değişmez, maktu
Kesme fiyat.
- Kesme işareti
- Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat
- Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia)
- Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi
- İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum
- Lokum
Birleşik Kelimeler: kesme imi, kesme işareti, kesme kaya, kesme şeker, kesme taş, akçakesme, daire kesmesi
RESMÎ (Kelime Kökeni: Arapça resmī)
-
Devletin olan, devlete ait, devletle ilgili, özel karşıtı
Bulunduğumuz yer resmî bir dairenin bürosudur. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Devletin öngördüğü yöntemlere uygun olarak yapılan, formel
Resmî muamele. Resmî müracaat.
-
Samimi olmayan, teklifli, ciddi
Kâmuran hemen hemen resmî tavırla hafifçe eğildi. - Reşat Nuri Güntekin
Birleşik Kelimeler: resmî bayram, resmî dil, resmî elbise, resmî giysi, resmî nikâh, yarı resmî
KESMEK
-
Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak
İpi kesmek.
-
Dibinden ayırmak
Ağaçları kesmek. Dalları kesmek.
-
Düzgün parçalara ayırmak
Eti kesmek. Patatesi kesmek.
-
Kesici bir araçla yaralamak
Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim? - Reşat Nuri Güntekin
-
Ucunu almak
Saç kesmek. Tırnak kesmek.
-
Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak
Koyun kesmek. Tavuk kesmek.
-
Son vermek, gidermek
Bu ilaç baş ağrısını keser.
-
Ara vermek
Bu üç zavallı bizden rahatsız oldular ve derslerini keserek çekildiler. - Memduh Şevket Esendal
-
Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek
Yardımı kestiler. Ücreti ödemeyince telefonu kestiler.
-
Akımı durdurmak
Şimdi belediye ile anlaşamayan müteşebbis cereyanı kesmiş. - Sait Faik Abasıyanık
-
Belirtmek, kararlaştırmak
Gününü daha kesmedik.
-
Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek
Ücretinden beş lira kesmişler.
- Para basmak
-
Azaltmak, güçleştirmek
Rüzgâr geminin yolunu kesiyor.
- İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak
-
Geçişi önlemek
Yolu kesmek.
-
Susmak
Kes artık yeter!
- Hasta organı ameliyatla almak
-
Bölmek, ayırmak
Bulvarı kesen küçük sokaklardan biri.
- Yazıyı, filmi kısaltmak
- Uydurmak, yalan söylemek
-
Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak
Rüzgâr yüzümü kesiyor.
-
Birini yermek, kötülemek
Hiç değil beni kesmeden edemez o. - Orhan Kemal
- Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak
- Vahşice öldürmek
- Oyuncuyu takım kadrosuna almamak
Ata Sözleri ve Deyimler
- kesip atmak
- kesip biçmek
- kes parmağını çık pazara, merhem buyuran çok olur
- kestiği tırnak olamamak
Birleşik Kelimeler: kesyap, kesyapıştır, ateşkes
KESMİK
- Kesilmiş sütün koyu bölümü
- Başakla karışık iri saman
- Taş gibi olmuş toprak parçası
RESMEN (Kelime Kökeni: Arapça resmen)
-
Devlet adına, devletçe, resmî olarak
Bu, resmen harp ilan olunmaksızın savaş kapısını açmak demekti. - Necip Fazıl Kısakürek
-
Kanuna, yönteme uygun olarak, yöntemince
Memlekete hareketten önce resmen sefarete müracaat ettim. - Nazım Hikmet
-
Kesinlikle, açıkça, kesin olarak
Resmen çöpün içinde yaşıyoruz. - Elif Şafak
MESMU (Kelime Kökeni: Arapça mesmūʿ)
- İşitilmiş, duyulmuş olan
ESMERLİK
-
Esmer olma durumu
Su hep akıyor, toprak her an biraz daha koyulaşarak esmerliğini buluyordu. - Tarık Buğra
KESMELİK
- Kesme taş çıkarılan ocak
KESMİKLİ
- İçinde kesmik bulunan
RESMÎLİK
- Resmî olma durumu, resmiyet, formellik
RESMETME
- Resmetmek işi