[zarf]

• Er gibi, ere yakışır bir biçimde

  Şu değişik hâllerin hepsinden erce, erkekçe istifade etmelidir. - Ahmet Midhat

[zarf]

• Erken, erken olarak

[isim]

[fizik]

• İçinden geçen paralel ışınları düzenli bir biçimde birbirine yaklaştıran veya birbirinden uzaklaştıran, camdan veya ışık kırıcı herhangi bir maddeden yapılmış, genellikle küresel yüzeylerle sınırlanmış saydam cisim, adese, lens

Ata Sözleri ve Deyimler

• mercek altına almak

[sıfat]

• Asker gibi

  Yürüyüşü askercedir, oturuşu askercedir, mendilini katlayıp cebine koyuşu bile askercedir. - Haldun Taner

[zarf]

• (aske'rce) Askere yakışır bir biçimde, askercesine

  Kapıdan içeri giren adam, topuklarını birbirine vurarak askerce bir selam veriyor. - Esat Mahmut Karakurt

[sıfat]

• Merceği olan

  İrfan'ın kalın mercekli bağa gözlüğü gözündeydi. - Attila İlhan

[sıfat]

• Esmere yakın, biraz esmer olan

[zarf]

• Uzun süre

  Saatlerce tatlı tatlı konuştuk, onlar gittikten sonra da türküler çınladı provada. - Azra Erhat

[zarf]

• Yıllarca

  Bu ikisinin arasında senelerce süren bir cehennem hayatı oldu. - Halit Ziya Uşaklıgil

[sıfat]

• Pek çok, çok sayıda

  Yüzlerce, binlerce gün, ötekinden hiç farklı olmayarak geçmeyecek miydi sanki? - Hüseyin Cahit Yalçın

[sıfat]

• Merceği andıran, merceğe benzeyen, mercek gibi

[zarf]

• Erkenden

  Ilıca hamamından ercecik kalkın / Kılavuz seçin de Şahren'i geçin - Halk türküsü

[sıfat]

[eskimiş]

• Güzel, latif

• Seçilmiş, seçme

[isim]

[edebiyat]

• Sanat değeri yüksek olan dize

[isim]

• Dercetmek işi

[isim]

• Sümer dili

[sıfat]

• Bu dille yazılmış olan

[sıfat]

• Kalendere yakışır

  Öbürü kalenderce bir gülümseyişle cevap verdi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[zarf]

• (kalende'rce) Kalendere yakışır bir biçimde

[-i]

• Almak, toplamak

  Bir deftere birçok manzumelerimi dercetmiştim. - Yahya Kemal Beyatlı