[isim]

• Yerin derinliklerinde bulunan, billurlaşmış arı karbon

• Mücevher olarak kullanılan, saydam, değerli taş

  Bazı nadir inciler, elmaslar vardır ki onların biri yalnız saltanat tacı olabilir. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

[sıfat]

• Bu taşlarla yapılmış

  Elim değmişken elmas kılıcımla canını cehenneme yollayayım. - Turan Oflazoğlu

• Elmastıraş

Ata Sözleri ve Deyimler

• elmas gibi

[sıfat]

• Elmas takmış olan

  Zenginliğe doğru kendimde bir yakınlaşma duyar, elmaslı, kürklü kadınlara sokulmak isterdim. - Refik Halit Karay

[isim]

• Dondurulmuş meyve suyundan yapılan bir pelte türü

[sıfat]

• Elması andıran, elmasa benzeyen, elmas gibi

[isim]

• Gırtlak çıkıntısı

[sıfat]

• (elma'stıraş) Üzeri elmas gibi yontulmuş (iyi tür cam, billur)

  Elmastıraş sürahi.

[isim]

• Ucu elmaslı, kalem biçiminde cam keskisi, elmas

[isim]

[bitki bilimi]

• Çakırdiken