[sıfat]

• Bir bölümü olmayan, noksan, natamam

  Bu kitap eksik, baş tarafı yok.

• Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat

• Az

[isim]

• İhtiyaç duyulan şey

  Aynı zamanda, eski dönem edebiyatımızın sohbet ve mülakat türlerinde boşluk olan eksiğini tamamlıyordu. - Ahmet Kabaklı

Ata Sözleri ve Deyimler

• eksik çıkmak
• eksik doğmak
• eksik etmemek
• eksik gelmek
• eksik olma!
• eksik olmamak
• eksik olmasın
• eksik olsun

[sıfat]

• Kendisine bir şey gerekli olan, muhtaç

[isim]

[halk ağzında]

• Kadın

[isim]

• Eksik olma durumu, eksik olan miktar, noksan, nakisa, fıkdan

  Hayatımızda bozukluğunu, yokluğunu içlerimiz burkularak duyduğumuz ne vardır ki millî şuur eksikliğinden gelmesin? - Orhan Seyfi Orhon

[isim]

• Eksiklenmek durumu

  Hakkı'nın eksiklenmesini alçak gönüllülüğüne, sessizliğini kibarlığına verdiler. - Attila İlhan

[isim]

• Meksika halkından olan kimse

[nesnesiz]

• Eksiklik duymak

[sıfat]

• Eksiği olmayan, tam, tamam

[mecaz]

• İyi, namuslu, temiz

[zarf]

• Tam olarak

  Verdiği emirler, on, on beş dakika içinde bütün Ege bölgesinde duyuluyor, eksiksiz uygulanıyordu. - Necati Cumalı

[isim]

• Eksiksiz olma durumu

[isim]

• Sözcük bilimci

[isim]

• Sözcük bilimi

[isim]

• Sözlükçü

[sıfat]

• Sözcük bilimi ile ilgili

[isim]

• Sözlükçülük