[isim]

• Leffetmek işi

[-e]

[-i]

[eskimiş]

• İçine sokmak, iliştirmek

[isim]

[eskimiş]

• Bir şeyin sorumluluğunu üzerine alma, yükümlenme

• Kefil olma

Ata Sözleri ve Deyimler

• tekeffül etmek

[isim]

[biyoloji]

• Solunum

• Temiz hava almak, dinlenmek için verilen ara

  Artık boyuna dua ediyorum, teneffüs zamanı gelse de çocuklar bahçeye çıksa ve cıvıltı başlasa diye. - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

• teneffüs etmek

[sıfat]

[eskimiş]

• İğrenmiş, tiksinmiş

  Sanki bütün hayattan müteneffir, hayat onun için karanlık. - Memduh Şevket Esendal

[zarf]

• İğrenmiş, tiksinmiş bir biçimde

  Uzun bir müddet böyle şuursuz, yalnız, her şeyden müteneffir, her şeye asi yürüdüm. - Etem İzzet Benice

[zarf]

[eskimiş]

• Düşünüp taşınmadan, bir çırpıda

  Avrupalılar, bir şiirimiz olduğunu bilmezler ve Türk'ün bu bahiste de kabiliyetini ceffelkalem inkâr ederler. - Yahya Kemal Beyatlı

[isim]

[edebiyat]

• Birkaç adı bir sözün başında söyledikten sonra bunların sıfat veya fiillerini daha aşağıda sıralama

  İlk ve ortaöğretim, sekiz ve dört yıl sürer cümlesinde leffüneşir vardır.

[sıfat]

[eskimiş]

• Gönençli

  Tam otuz iki sene, müreffeh, bahtiyar bir hayat sürdüm. - Refik Halit Karay

[sıfat]

• Saydam

  Acaba Saffet'in vaktiyle nişanlısı olduğunu söylese Mazlume ile başlayan bu billur gibi şeffaf sevgi bulutlanır mıydı? - Halide Edip Adıvar

[zarf]

[eskimiş]

• Gönençle, sıkıntısız bir biçimde, bolluk içinde

[isim]

[eskimiş]

• Ölmüş, ölü kimse

• Müslüman olmayan kimseleri ölümünden sonra anarken kullanılan saygı sözü

[isim]

[eskimiş]

• Genellikle okullarda, ders aralarında dinlenmek için öğrencilerin çıktığı salon veya bahçe

  Gezintilerini ve jimnastiğini üstü örtülü teneffüshanede yapıyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

• Saydamlık

  Zeynep'in beyaz yüzünde tıpkı ay ışığındaki büyülü şeffaflık ve nur vardı. - Halide Edip Adıvar

[isim]

• Saydamlaşma

[nesnesiz]

• Saydamlaşmak