[isim]

[tarih]

• Avrupa ülkelerinde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk unvanı

[sıfat]

[hukuk]

• Değerini, önemini yitirmiş, geçerliliği kalmamış, eskimiş

Ata Sözleri ve Deyimler

• kadük olmak (veya kalmak)

[isim]

• Esnafın perakende satış yaptığı, küçük zanaat sahiplerinin çalıştıkları yer

[mecaz]

• Görevli olarak çalışılan yer, iş yeri

  Bir gece oyuncular dükkânı, tezgâhı toplayıp kasabadan defoldular. - Reşat Nuri Güntekin

[argo]

• Kumarhane

[isim]

[halk ağzında]

• Çam sakızı

[isim]

• Dük olma durumu

• Bir dükün yönetimindeki ülke

[isim]

• İçinden hava veya buhar geçirildiğinde keskin ses çıkaran ve işaret vermek için kullanılan araç

  Derinlerden gelen kesik düdük sesleri arasında, evimin ve çocuklarımın çığlığını yakalamak için bir hayli uğraştım. - Necip Fazıl Kısakürek

• Taşıtlarda karşı tarafı uyaran korna

[sıfat]

[argo]

• Akılsız, boş kafalı

Ata Sözleri ve Deyimler

• düdük gibi
• düdük gibi kalmak

[isim]

[fizik]

• İndüklemek işi

[isim]

[hukuk]

• Kadük olma durumu

[isim]

[eskimiş]

• Avusturya'da imparator ailesi prenslerine verilen unvan

[-i]

[fizik]

• Kapalı bir devreyi, şiddeti her an değişen bir manyetik alanın içine koyarak onun üzerinde bir elektrik akımı oluşturmak

[isim]

[fizik]

• İndükleme akımı elde etmeye yarayan araç

[isim]

• Büyük bir düklüğün egemenine verilen ad

• Çarlık Rusyası'nda prenslere verilen unvan

[sıfat]

• Eksik yanı olan, tamamlanmamış, kısa

  Güdük minare.

• Kuyruğu kesik veya kopmuş

[mecaz]

• Yetersiz, sonuç vermemiş

  Boş elleri ve yavan bakışları ile ne güdük bir görünüşü var. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

• güdük kalmak

[isim]

• Dükkân işleten kimse

  Dükkâncıları bayrak asmaya teşvik edecekti. - Hüseyin Cahit Yalçın

[sıfat]

• Düdüğü olan

  Düdüklü adamcağız düdüğünü öttürdü. - Nazım Hikmet

[isim]

[halk ağzında]

• Düdüklü tencere