İçinde Doku Bulunan Kelimeler

İçinde DOKU olan 43 kelime bulunuyor. İçerisinde DOKU geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Doku kelimesinin anlamı nedir? Doku ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

DOKUNULMAZLIK23

12 Harfli Kelimeler

DOKUZUNCULUK25, ONDOKUZMAYIS25, DOKUNAKLILIK18

11 Harfli Kelimeler

DOKUYUCULUK23, DOKUMACILIK21, DOKUNDURMAK19, DOKUNMABANA18

10 Harfli Kelimeler

DOKUNCASIZ22, DOKUNULMAZ19, DOKUMAHANE19, DOKUNDURMA18, DOKUNULMAK16, DOKUNMATİK15

9 Harfli Kelimeler

DOKUZUNCU21, DOKUNCALI17, DOKUNULMA15, DOKUNAKLI14

8 Harfli Kelimeler

DOKUYUCU19, DOKUZGEN19, DOKUZTAŞ18, DOKUMACI17, DOKURCUK16, DOKURCUN16, DOKUMALI14, DOKUNMAK13, DOKUNSAL13, DOKUTMAK13

7 Harfli Kelimeler

DOKUYUŞ17, DOKUSUZ16, DOKUZLU15, DOKUNUŞ15, DOKUZAR14, DOKUNCA14, DOKUNAÇ14, DOKUNUM13, DOKUTMA12, DOKUNMA12, DOKUMAK12

6 Harfli Kelimeler

DOKUMA11, DOKULU11

5 Harfli Kelimeler

DOKUZ12

4 Harfli Kelimeler

DOKU8

DOKU

[isim]

[anatomi]

  • Bir vücudun veya bir organın yapı ögelerinden birini oluşturan hücreler bütünü, nesiç

[mecaz]

  • Bir bütünün yapısı ve özelliği

Birleşik Kelimeler: doku bilimi, doku bozukluğu, doku ekimi, doku uyuşmazlığı, bağ doku, bağlantı doku, besi doku, büyütken doku, destek doku, kan doku, kas doku, katılgan doku, kemik doku, kıkırdak doku, özek doku, ölü doku, pek doku, sert doku, sıkı doku, sinir doku, sümük doku, sünger doku, sürgen doku, yağ doku, besi dokusu, korun dokusu, özümleme dokusu, palizat dokusu

DOKUMA

[isim]

  • Dokumak işi, tekstil

    Halı dokuma sanatı. Dokuma sanayisi.

  • Minder örtüsü, yatak kılıfı vb. için kullanılan ve boyalı pamuk ipliğinden dokunan bez

[sıfat]

  • Kumaş olabilen, kumaş yapılabilen

[sıfat]

  • Tezgâhta dokunarak elde edilen (kumaş)

[mecaz]

  • Yapı, oluşum

    Bunun için bu ad yıllara dayanacak, boyası has, dokuması sağlam bir ad olmalı, dedim. - Memduh Şevket Esendal

Birleşik Kelimeler: dokumahane, dokuma tezgâhı, petek dokuma, tel dokuma

DOKULU

[sıfat]

  • Dokusu olan

Birleşik Kelimeler: besi dokulu

DOKUTMA

[isim]

  • Dokutmak işi

DOKUNMA

[isim]

  • Dokunmak (I) işi, temas

[isim]

  • Dokunmak (II) işi

Birleşik Kelimeler: dokunma duyusu

DOKUMAK

[-i]

  • Tezgâhta ipliği, çözgü ve atkı durumunda kullanarak kumaş yapmak

    Orada kilim dokuyan kadınların arasında yaşam savaşı veriyordu. - Ayşe Kulin

[mecaz]

  • En ince noktalarına kadar özen göstererek, emek vererek ortaya çıkarmak

[halk ağzında]

  • Ağacın yemişlerini sırıkla vurarak indirmek

DOKUZ

[isim]

  • Sekizden sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 9 ve IX rakamlarının adı

[sıfat]

  • Sekizden bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dokuz at bir kazığa bağlanmaz
  • dokuz ayın çarşambası bir araya gelmek
  • dokuz doğurmak
  • dokuz körün bir değneği
  • dokuz köyden kovulmuş
  • dokuz yorgan eskitmek (veya paralamak)

Birleşik Kelimeler: dokuzaltmışbeşlik, dokuz babalı, dokuz canlı, dokuzgen, dokuztaş, üçten dokuza, mart dokuzu

DOKUNMAK

[-e]

  • Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek

    Bir elektrik zilinin düğmesine dokunduk. - Ahmet Haşim

  • Karıştırmak

    Bu kâğıtlara kimse dokunmasın.

[nesnesiz]

  • Almak, kullanmak, el sürmek

    Buğdaydan, bulgurdan ne varsa kimse dokunmuyor, daha zor günlere saklıyordu. - Nezihe Araz

[nesnesiz]

  • Sağlığını bozmak

    Bu yemek bana dokunur. Bu hava dokundu.

  • İnsanın içine işlemek, duygulandırmak, etkilemek, koymak, batmak

    Hiçbir gözyaşının bana onunkiler kadar dokunduğunu hatırlamıyorum. - Reşat Nuri Güntekin

  • İlişkin, ilgili olmak, değinmek

    Eğitim konusuna dokunan bir yazı.

  • Hafifçe değmek

    Rüzgâr estikçe dal antene dokunuyor.

  • Onur, anlayış vb. ile uyuşmaz bir durum ortaya çıkmak

[mecaz]

  • Tedirgin etmek, sataşmak

    Bu karıncaya dokunmayan çocuk o kocaman adamın oracıkta pestilini çıkaracaktı. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]

  • Dokuma işi yapılmak

    Halılar dokundu.

DOKUNSAL

[sıfat]

[biyoloji]

  • Dokunum ile ilgili olan

DOKUTMAK

[-e]

[-i]

  • Dokuma işini yaptırmak

DOKUNUM

[isim]

[biyoloji]

  • Çevremizdeki nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derimiz aracılığıyla bildiren duyarlık yeteneği, lamise

DOKUNAKLI

[sıfat]

  • Etkili, insanın içine işleyen, müessir, patetik

    Seni anlıyorum kızım, dedim. Aklıma daha dokunaklı bir söz gelmedi. - Memduh Şevket Esendal

DOKUMALI

[sıfat]

  • Dokuması olan
  • Dokunmuş

    Ayağındaki seyrek dokumalı çorabından utanarak beni önüne doğru itip arkamdan yürüdü. - Falih Rıfkı Atay

DOKUZAR

[sıfat]

  • Dokuz sayısının üleştirme sayı sıfatı
  • Her birine dokuz, her defasında dokuzu bir arada olan

DOKUNCA

[isim]

  • Kötülüğe yol açan, sağlığı bozan şey
  • Zarar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dokunca görmek