[isim]

• Değmek işi, temas

[sıfat]

• Her, herhangi bir, gelişigüzel, rastgele

  Deli gönül değme çaydan bulanmaz / Coşarsa dalgası kendinden olur - Âşık Veysel

• Seçkin, seçme

  Gece yüzüne yaptığı makyaj değme ustaların işiydi. - Fikret Otyam

[-e]

• Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek

  Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik. - Yusuf Ziya Ortaç

• Ulaşmak, erişmek

  Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince...

• İstenilen yere düşmek, rast gelmek, isabet etmek

  Kurşun hedefe değdi.

Ata Sözleri ve Deyimler

• değme gitsin
• değme keyfine
• değme sarhoşa yıkılana kadar gitsin
• değmesin yağlı boya!

[-e]

• Değerinde olmak

  Benim ömrümün üç günü üç yüz bin liraya değer. - Haldun Taner

• Karşılık olmak

  Evet, onun için her şeyi feda etmeye değer. - Ahmet Kabaklı

[nesnesiz]

• Zevk veren şeyler hoşa gitmek

  Bu kahve değdi doğrusu.

• Herhangi bir nitelikte olmak

  Babaannem özel bir kadındı. Anlatılmaya değer. - Ayla Kutlu

• Eş değerde olmak

  Bütün dünyaya değer gözlerin.

[isim]

[edebiyat]

• Saz şiirinde b, f, m, p, v dudaksıl sesleri kullanılmadan söylenen koşma türü, dudakdeğmez

[isim]

[edebiyat]

• Lebdeğmez