[isim]

[dil bilimi]

• Dil, söz, işaret, mimik vb. anlatım araçlarının bütünü, logos

[felsefe]

• Hristiyan felsefesinde Tanrı kelamını insanlara ulaştıran oğul, logos

[isim]

• Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir

  Bu deyim seni korkutmasın. Çünkü fazlasıyla basit bir şeyden bahsediyorum. - İhsan Oktay Anar

[isim]

• Deme, söyleme işi

  Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu. - Tarık Buğra

• Söyleme biçimi, anlatım biçimi, üslup

• Bir kimsenin bir konuyla ilgili anlattıkları, ifade

[edebiyat]

• Halk şiiri, halk türküsü

  Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız. - Nurullah Ataç

[müzik]

• Semahla birlikte yalnızca bağlama eşliğinde ağır tempoda söylenen bir beste türü

[isim]

• Deyimleşmek işi

[nesnesiz]

• Deyim özelliği kazanmak

[isim]

• Deyivermek işi

[nesnesiz]

• Çabucak veya ansızın demek

  Haydi bana eyvallah, deyiverince bir kahkaha tufanı koptu. - İhsan Oktay Anar

[isim]

• Deyimleştirmek işi

[-i]

• Deyim durumuna getirmek, deyim özelliği kazandırmak

[isim]

• Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi kısa ve kesin bir biçimde anlatan, genellikle kim tarafından söylendiği bilinen özlü söz, vecize, ülger, kelamıkibar, aforizm, aforizma, motto

  Kitabındaki her bölümün başına seçkin düşünürlerin ve sanatçıların konuşma sanatına ilişkin özdeyişlerini koymuş. - Haldun Taner

[isim]

• Deyimleşebilmek işi

[nesnesiz]

• Deyimleşme ihtimali veya imkânı bulunmak

[isim]

• Gümbürdeme işi