[isim]

• Devşirmek işi

[tarih]

• Asker yetiştirilmek üzere Yeniçeri Ocağına alınacak çocukları seçip toplama işi

[tarih]

• Yeniçeri Ocağına bu yolla alınan çocuk

[sıfat]

• Toplanmış, bir araya getirilmiş

  Biz bürokratlardan devşirme bir kalabalıkla bir inkılap hareketinin yürütülemeyeceğini iddia ediyorduk. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

• Devşirme işi

[isim]

• Devşirtmek işi

[nesnesiz]

• Bir araya getirmek, derlemek, toplamak

  Köylü kızları gülüşe çağrışa kuru incir devşiriyorlardı. - Halikarnas Balıkçısı

[-i]

• Katlamak, düzgün duruma getirmek

  Kumaşı tutacağız, kaldırıp çekeceğiz, buruşturacağız, devşirebileceğiz, sanki! - Refik Halit Karay

[-i]

• Devşirme işini yaptırmak

[sıfat]

• Düzenli olarak derlenmiş

[isim]

• Devşirilmek işi

[isim]

• Devşirme işi

[isim]

• Devşirtilmek işi

[nesnesiz]

• Devşirme işi yapılmak

  Koleksiyonun kitapçılıktan kazanılan paralarla devşirildiğini belirtiyor. - Salâh Birsel

[nesnesiz]

• Devşirme işi yaptırılmak

[sıfat]

• Devşiren, toplayan, bir araya getiren

[isim]

• Devşirebilmek işi

[-i]

• Devşirme ihtimali veya imkânı bulunmak

  Kumaşı tutacağız, kaldırıp çekeceğiz, buruşturacağız, devşirebileceğiz, sanki! - Refik Halit Karay

[sıfat]

• Düzenli olarak derlenmemiş