[isim]

• Pişmanlık

  Gözlerime iki damla nedamet yaşı getirmek için dudaklarımı bütün kuvvetimle ısırıyordum. - Hüseyin Cahit Yalçın

Ata Sözleri ve Deyimler

• nedamet duymak (veya getirmek)

[isim]

• İnsanlık

  Sen de biraz adamlığın yolunu tutmalısın. - Reşat Nuri Güntekin

• Yabanlık

Ata Sözleri ve Deyimler

• adamlık sende kalsın

[isim]

• Damlamak işi

[sıfat]

• Damarı olan

  Damarlı mermer.

• Damarı belirginleşmiş

  Kır düşmüş uzun saçlarını uzun parmaklı ve damarlı elleriyle kavradı. - Nazım Hikmet

[mecaz]

• Aksi, huysuz

[sıfat]

• Damağı olan

[sıfat]

• Boylu, boyu bosu yerinde

  Endamlı, balıketinde bir taze. - Attila İlhan

[sıfat]

• Ölüm cezası ile cezalandırılmış olan (kimse)

  Bir idamlık Ali vardı, asıldı / Kaydını düştüler, mühür basıldı - Necip Fazıl Kısakürek

• Ölüm cezası gerektiren

  İdamlık suç.

[isim]

[alay yollu]

• İleri gelen, para veya makam sahibi kimse

[isim]

• Yolların kaplanması için genellikle 4-7 santimetre arasında parçalara bölünmüş taş

• Kırılmış taş döşenip silindir geçirilerek yapılan yol

[isim]

[bitki bilimi]

• Patlıcangillerden, geniş yapraklı, mavi çiçekli, meyveleri sarı, çok yıllık bir bitki, kankurutan, adamkökü (Mandragora autumnalis)

[isim]

• Damıtmak işi, taktir

[isim]

• Çoğunlukla döşemelik olarak kullanılan, keten ve ipek karışımı bir kumaş türü

[sıfat]

[dil bilgisi]

• Boğumlanma noktası damakta bulunan (ses)

  Kişi kelimesindeki k damaksı bir sestir.

[sıfat]

[kimya]

• Damıtma yoluyla, damıtılarak elde edilmiş olan

  Damıtık su.

[-i]

• Daha çok ürün almak veya düzgün bir biçim vermek amacıyla ağaç, asma vb.nin dallarını kesmek, kısaltmak

[mecaz]

• Bir şeyi eksiltmek, azaltmak

  Aylıkları budamak.

• Yeni filiz sürmesi için bir bitkinin dallarını kesmek

[spor]

• Güreşte rakibinin ayaklarını bir ayak oyunu veya vuruşu ile yerden kesmek