[sıfat]

• Kaslı

  İki kolunu da yukarı kadar sıvadı, sert adaleli kollarını meydana çıkardı. - Peyami Safa

[isim]

[eskimiş]

• Sapınç, sapkınlık, doğru yoldan ayrılma

  Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. - Atatürk

Ata Sözleri ve Deyimler

• dalalete düşmek

[isim]

• Muğla iline bağlı ilçelerden biri

[-i]

• Köpek, kurt vb. hayvanlar dişlemek, ısırmak

  Köpek mi daladı seni? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

• Zehirli böcek, ısırgan otu, sert kumaş dokunarak teni acıtmak veya kaşındırmak

[isim]

• Dalanmak işi

[isim]

• Dallamak işi

[sıfat]

[argo]

• Aptal, enayi

[isim]

• Büyük yankı uyandıran, utanç verici veya küçük düşürücü olay

  Ben evimde skandal istemem demedim mi? - Peyami Safa

[sıfat]

[matematik]

• Temel olarak on sayısını alan, aşar, aşari

[isim]

• Onda bir olarak alınan veya verilen ücret, komisyon

[isim]

[tarih]

• Toprak ürünlerinden onda bir oranında alınan vergi, öşür, aşar

[isim]

• Savaşta yararlık gösterenlere, yarışlarda derece alanlara ödül, bazen de önemli bir olay dolayısıyla ilgililere hatıra olarak verilen metal nişan

  Hemen gümüş ve mineden kendi madalyamı verdim. - Falih Rıfkı Atay

[isim]

[bitki bilimi]

• Kayısı ağacının Akdeniz ülkelerinde yetiştirilen küçük meyveli bir türü (Armeniaca vulgaris)

• Bu ağacın sarı, etli ve tadı acı, çekirdekli meyvesi

[sıfat]

• Duldası olan

[isim]

• Lobici

[isim]

• Dalanma işi

[isim]

• Dalaşmak işi, dalaş

  Hele hamileliği boyunca onunla dalaşmaya hiç niyeti yoktu. - Elif Şafak

[isim]

• Derin uyku

  Yâr geliyor diyende, daluykudan uyandım - Halk türküsü