[isim]

• Kâğıt, kumaş vb. yırtılırken çıkan ses

[isim]

• Nesneleri birbirine bağlamakta kullanılan, çentikli, plastik kelepçe

[sıfat]

• Hoşa gitmeyen, keskin ve çiğ, tiz (ses)

• Olgunluktan ezilebilecek duruma gelmiş (meyve, sebze)

[isim]

• Cırtlamak işi

[nesnesiz]

• "Cırt" diye ses çıkarmak

[isim]

• Gacırdama sırasında çıkan sesin adı

[isim]

• Sert nesnelerin birbirine sürtünmesi sonucu çıkan sesin adı, gıcır gıcır

  Kapının tokmağı kuvvetli bir gıcırtıyla bir daha döndü, kanat oynadı. - Peyami Safa

[mecaz]

• İleri geri söylenme, tepki gösterme, protesto

  Mahallenin huzurunu bozan bu efendinin evden çıkarılması için ahali gıcırtıya başlar. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[sıfat]

• Gacırtısı olan

[sıfat]

• Gıcırtısı olan

[sıfat]

• Gacırtısı olmayan

[sıfat]

• Gıcırtısı olmayan