İçinde Biri Bulunan Kelimeler

İçinde BİRİ olan 33 kelime bulunuyor. İçerisinde BİRİ geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Biri kelimesinin anlamı nedir? Biri ile başlayan kelimeler. Biri ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

BİRİKTİREBİLMEK20

14 Harfli Kelimeler

BİRİKTİREBİLME19

13 Harfli Kelimeler

BİRİKTİRİLMEK16

12 Harfli Kelimeler

BİRİKİVERMEK21, BİRİKİMCİLİK18, BİRİKEBİLMEK17, BİRİKTİRİLME15

11 Harfli Kelimeler

BİRİKİVERME20, BİRİKEBİLME16, BİRİKTİRMEK14

10 Harfli Kelimeler

BİRİNCASIF23, BİRİKİŞMEK16, BİRİNCİLİK15, BİRİKTİRİŞ15, BİRİCİKLİK15, BİRİKTİRME13, BİRİKTİRİM13

9 Harfli Kelimeler

BİRİKİŞME15, BİRİKİMCİ15, BİRİKİNTİ11

8 Harfli Kelimeler

BİRİNCİL13, BİRİKMEK11, BİRİLERİ10

7 Harfli Kelimeler

HİÇBİRİ16, BİRİCİK12, BİRİKİŞ12, BİRİNCİ12, BİRBİRİ11, BİRİKİM10, BİRİKME10

6 Harfli Kelimeler

BİRİ9

5 Harfli Kelimeler

BİRİM8

4 Harfli Kelimeler

BİRİ6

BİRİ

[zamir]

  • Bir tanesi

    Kurşun vınlayarak gidip bahçedeki ağaçlardan birine saplanmıştı. - Ayşe Kulin

  • Bilinmeyen bir kimse

    İhtimal, hırsız Eşref'in hayranlarından biriydi. - Orhan Seyfi Orhon

Ata Sözleri ve Deyimler

  • biri eşikte biri beşikte
  • biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar

Birleşik Kelimeler: her biri, herhangi biri, hiçbiri

BİRİM

[isim]

  • Bir kümenin her elemanı
  • Bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri, ünite
  • Bir niceliği ölçmek için kendi cinsinden örnek seçilen değişmez parça, vahit

    Uzunluk ölçüsü birimi metredir.

  • Herhangi bir kuruluştaki alt bölümlerden her biri

[dil bilgisi]

  • Dilin, oluşturduğu yapı içinde, belli bir düzlemde yer alan öbür ögelerle kurduğu bağıntılarla tanımlanan ayrı nitelikli öge, ünite

Birleşik Kelimeler: birimkare, birimküp, birim tüketimi, birimler bölüğü, son birim, biçim birimi, leksik birimi, nazım birimi, para birimi, ses birimi, sözlük birimi, zaman birimi

BİRİSİ

[zamir]

  • Herhangi bir kimse

    Birisi sezecek olsa kim bilir ne dedikodular çıkarılırdı. - Erhan Bener

Ata Sözleri ve Deyimler

  • birisinden biri

BİRİLERİ

[zamir]

  • Bazı kimseler

BİRİKİM

[isim]

  • Birikme, bir yerde toplanıp yığılma

    Kim bilir kaç olayın birikimiyle zifir gibi kararmıştı içi. - Tarık Buğra

  • Gözlemler, deneyler sonucu elde edilmiş şeylerin bütünü, deneyim

    Mimari birikim bazen bir kente köklü bir damga, bir özellik bırakıyor. - Haldun Taner

  • Bilim veya sanat alanında sahip olunan bilgi, repertuvar

[ekonomi]

  • Biriktirilen mal veya para

[jeoloji]

  • Herhangi bir aşınma sürecinde veya taşıma işi yapılırken alüvyonlu maddelerin bırakılması

[toplum bilimi]

  • Toplumların kültürel varlıklarının gelişip genişlemesi ve uygarlık düzeyinin yükselmesi süreci

Birleşik Kelimeler: anamal birikimi

BİRİKME

[isim]

  • Birikmek işi

Birleşik Kelimeler: birikme havzası

BİRİKİNTİ

[isim]

  • Bir yerde kendi kendine birikmiş olan şey

    Komşunun kazları birikintilerde kanat çırpıp bağırıyordu. - Reşat Enis

Birleşik Kelimeler: birikinti konisi

BİRİKMEK

[nesnesiz]

  • Toplanıp yığılmak

    Bu nedenle karısının gözlerinde biriken öfkenin farkına varmadı. - Lâtife Tekin

  • Bir araya gelmek, toplanmak
  • Birbirine eklenip çoğalmak

    Sana verilecek havadislerim birikti. - Peyami Safa

BİRBİRİ

[zamir]

  • Karşılıklı olarak bir diğeri

    O zaman on dört paşa büyük, hudutsuz bir hayret içinde İzzet Paşa'nın sonra da birbirlerinin yüzüne baktılar. - Nahid Sırrı Örik

Ata Sözleri ve Deyimler

  • birbiri için yaratılmış olmak
  • birbirine düşmek
  • birbirine girmek
  • birbirine katmak
  • birbirini çekememek
  • birbirinin ağzına girmek
  • birbirinin ağzına tükürmek
  • birbirinin gözünü çıkarmak
  • birbirinin gözünü oymak
  • birbirini tutmamak
  • birbirini yemek
  • birbiri üstüne gelmek

BİRİCİK

[sıfat]

  • Eşi, benzeri, ikincisi olmayan ve çok sevilen, tek, yegâne

    Onun derslerinde biricik zaman ve mekân ölçüsü diyalogdur. - Necip Fazıl Kısakürek

BİRİKİŞ

[isim]

  • Birikme işi

BİRİNCİ

[sıfat]

  • Bir sayısının sıra sıfatı

[isim]

  • Zaman, yer, sıra bakımından başkalarından önce gelen kimse, şey

    Birincisi ne kadar mağrur ise öbürü o kadar yılışık. - Yusuf Ziya Ortaç

[isim]

  • Sırada, önem sırasında en üstün olan kimse

    Sınıfın birincisi olduğundan imtihanlara girişinde... - Ömer Seyfettin

[isim]

  • Ulaşım araçlarında mevki, sınıf

    Bütün grubu hiç olmazsa ilk ineceğimiz iskeleye kadar birincide götürmek istemişti. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • birinci gelmek (veya çıkmak)
  • birinci olmak

Birleşik Kelimeler: birinci ayak, Birinci Çağ, birinci el, birinci kemancı, birinci mevki, birinci sınıf, birinci zabit, birinci zar

BİRİKTİRME

[isim]

  • Biriktirmek işi

    Kendisini tüm bu bilgileri biriktirmeye iten nedenleri sıraladı. - Lâtife Tekin

BİRİKTİRİM

[isim]

  • Biriktirme işi

BİRİNCİL

[sıfat]

  • Sırada, önemde ilk yeri alan
  • Asli

    Sözler ve eylemler birincil anlamlarını yitirdiler, her şey dolaylı yollardan bir başka şeyin göstergesi hâline geldi. - Elif Şafak

Birleşik Kelimeler: birincil enerji, birincil grup